German Turkish
AUSDRÜCKLICH : German Turkish
l. sarih, belirtik, kati
(bindend) formel
Adv. sarahaten, katiyen; ~ klarstellen belirtmek; tayin, tasrih etm.; tebarüz ettirmek
AUSDÜNSTEN : German Turkish
l. tebahhur (tephir) etm., buharlas(tir)mak
(Geruch verbreiten) koku (buhar, ter, nefes) cikarmak ^ung / buhar; pis koku
AUSEINANDER : German Turkish
l. birbirinden ayn; parcalanmis, bölünmüs; parca parca
(eins aus dem ändern) biri digerinden
AUSEINANDERBIEGEN : German Turkish
ükerek acmak
AUSEINANDERBRECHEN : German Turkish
(r. l. parcalara ayirmak; parcalamak
(in zwei Teile) ikiye bölmek; intr. l. parcalanmak; parca parca olm.
(in zwei Teile) ikiye bölünmek
/fg. inhitata ugramak
AUSEINANDERBREITEN : German Turkish
acip yaymak, sermek
AUSEINANDERBRINGEN : German Turkish
irbirinden ayirmak; Diese üble Geschichte hat uns auseinandergebracht. 0 mahut hadise bizi biribirimizden soguttu
AUSEINANDERFAHREN : German Turkish
l. ayrı ayrı istikamete gitmek
ani bir suretle ayrilmak
(platzen) catlamak, patlamak
AUSEINANDERFALLEN : German Turkish
parca parca olm.; cözülmek
AUSEINANDERFALTEN : German Turkish
katlanmis bsi acmak, yaymak, sermek
AUSEINANDERGEHEN : German Turkish
l. birbirinden uzaklasmak, ayrilmak
(Versammlung) dagilmak
(aufgehen) acilmak, cözülmek, sökülmek
(dick werden) göbek baglamak; sismek
(Weg) catallanmak; Die Meinungen gehen auseinander. Fikirlerde ihtiläf var
AUSEINANDERHALTEN : German Turkish
ayirmak; ayrı tutmak; fark (tefrik, ayirt) etm
AUSEINANDERJAGEN : German Turkish
dağıtmak
AUSEINANDERKLAFFEN : German Turkish
yan acik durmak; yarık durmak
klamüsern F karısik bir meseleyi halletmek veya anlatmak
kommen birbirinden ayrilmak; birbirini kaybetmek
laufen l. (P.) (etrafa) dagilmak
(Teig usw.) kivaminda olmamak; fazia sulanmak
legen l. ayirmak, tefrik etm.
flg. nah etm., anlatmak
(Maschine) sökmek
liegen (weit) birbirinden uzak bulunmak; Istanbul und Adana liegen ja recht weit auseinander. Istanbul nerede, Adana nerede?
nehmen (Maschine) sökmek; parcalara ayirmak; demonte etm.
posamentieren F s.
klamüsern.
reißen l. yirtmak
zoria ayirmak
ringeln: sich ~ (Schlange) sagilmak
rücken tr.fintr. birbirinden ayirmak, uzaklastirmak (aynimak, uzaklasmak)
sein: Si( sind im Alter zu weit auseinander, Yaslan arasinda nispet yok.
setzen tr. l. ayn ayn yerlere koymak
(j-m et.) anlatmak, izah etm., tavzih etm., aciklamak; ifade ve beyan etm.; fikir vermek;
AUSEINANDERSETZEN(SICH) : German Turkish
sich ~ l. birbirinden uzak oturmak
(mit e-r Frage) esasli bir surette tetkik etm.
(mit j-m) a) (gütlich) uzlasmak, uyusmak, anlaşmak b) (streiten) münakasaya tutusmak
setzung/
(Erklärung) serh, beyan, izah, tafsil
(Diskussion) münakasa, mübahase; fikir mücadelesi; tartisma
(Einigung) anlasma, uyusma, uzlasma, itiläf
(Streit) kavga
jur. tasfiye. Es kam zu kriegerischen
en. Siläh siläha gelindi.
en hervorrufen münakasa kapisi acmak; blutige ~ kanli kavga; e-e gerichtliche ~ haben mahkemelik olm.; e-e ~ mit j-m haben b-le mücadele (od. kavga) etm. sprühen: Der Wind ließ das Wasser des Springbrunnens ~. Rüzgär fisklyenin sulanni etrafa serpistirdi.
stehend (Augen) sehlä bakish; ein Garten mit weil
en Bäumen agaclan seyrek bir bahce
stellen l. (z.B. Stühle) arala-mak
(getrennt) ayn yerlere koymak
stieben eil yavrusu gibi dagilmak; kacismak
treiben dagitmak, ayirmak
ziehen tr. cekerek ayirmak, germek, uzatmak; intr. l. birbirinden aynimak
mit. yürüyüs kolu derinligini uzatmak
zupfen didiklemek
AUSERKOREN : German Turkish
(Adj.) l. güzide, müntahap, seckin, secilmis
poet. mahbubei ruh; perestidei kalp
AUSERLESEN : German Turkish
(Adj.) seckin; istifaya tabi tutulmus; mümtaz, secme, güzide, üstün
AUSERSEHEN : German Turkish
l. (auserwählen) secmek, intihap etm.
(bestimmen) tayin etm.
(ins Auge fassen) gözüne kestirmek
(vorziehen) tercih etm
AUSERWÄHLEN : German Turkish
l. secmek, intihap etm.
(vorziehen) tercih etm.;
t s. auserkoren
AUSESSEN : German Turkish
l. yiyip bitirmek; silip siipürmek
Er mußte die • Suppe ~, die er sich eingebrockt halte. Seyyiesini cekti. Kabak basina patladi
AUSFALL : German Turkish
m l. (Haar0) dökülme
(Fehlen, Verringerung) acik, noksan, eksiklik, azilk; (des Stroms) cereyansizlik
(e-r Maschine) bir makinenin islememesi
(Nichtstatt-finden) vuku bulmama
(Verlustdifferenz) eksiklik farki
(Verlust) kayip, zarar
(Schulstunden9) düsme, yapllmama
(Ergebnis) sonuc, netice
(Ertrag) se-mere, mahsul
cikis; huruc hareketi
(beim Fechten) hamle
(beleidigender Angriff) hakaret; aci söz; las atma
ehem. cökelti. cokeiek, rüsup Sen l. (z.B. Haare) dökülmek
(enden) (iyi, fena) sonuc vermek
(unerwartet wegfallen) beklenmedigl halde vukua gel-memek
(Unterricht) yapilmamak
(Maschine) isleme-mek
(nicht teilnehmen können) istirak edememek
mil.va. huruc hareketi yapmak
(so oder so) sfiyle böyle bir sekil almak
(gut) (Maßanzug) iyi gelmek; s.a. ausgefallen
AUSFALLEN : German Turkish
ehem. cökeltmek, tersip etm
AUSFALLEND : German Turkish
l. (aggressiv) mütecaviz, saldirgan
(beleidigend) tahkir edici; haysiyetsiken
(Worte) •aci, doku-nakli; ~ werden bindirmek; sBzü kabartmak; agzimn perhizi olmamak; b-ne hücum etm
AUSFALLSTRAßE : German Turkish
cikis sosesi
tor n mil. cikis kapisi (a.ßg.)
versuch m mil. cikis tesebbüsii
AUSFECHTEN : German Turkish
(Streit usw.) katt neticeye kadar mücadele etm
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani