Multilingual Turkish Dictionary

German Turkish

German Turkish
BEDROHEN : German Turkish

tehtit etmek, gözünü korkutmak; gözdağı vermek; tırnak göstermek; yıldırmak~lich tehtitkar; endişe verici; nazik; tehlikelisich ~ verschlimmern şifayı kapmak~t: ~sein tehtit altında bulunmak~ung f tehtit; ikrah

BEDROHEND : German Turkish

tehtit edici

BEDRUCKEN : German Turkish

tabetmek, basmak
t (Stoff) emprime

BEDRÄNGEN : German Turkish

l. (bedrücken) sikinti vermek, tazyik etm., baski altinda tutmak
(j-m scharf zusetzen) sikistirmak; cendereye koymak; basucuna dikilmek
(nicht in Ruhe lassen) rahatsiz etm., rahatsizlandirmak, taciz etm., musallat olm., pabucunu ters giydirmek; göz actirmamak aman aralik vermemek
(gewaltsam vorgehen) gadret-mek, zulmetmek
(Tor) Fb. zorlamak

BEDRÄNGNIS : German Turkish

f l. sikinti, gaile, muzayaka; müskül durum; caresizlik, istirar
(Kummer) gam, gussa, keder; in schwere ~ geraten dünya basma zindan kesilmek; sikıya gelmek; yardan ucmak; in ~ kommen sikilmak; in größter ~ sein b-nin cani bogazina gelmek; canina tak etm.; in ~ bringen zorlamak; iki ayagini bir pabuca sokmak

BEDRÄNGT : German Turkish

in
er Lage sein müskül durumda olm.; muzayaka icinde bulunmak

BEDRÜCKEN : German Turkish

l. sik(istir)mak; sikinti vermek; tazyik etm.
(lasten auf) bunaltmak; yük altinda ezmek
(traurig stimmen) kederlendirmek

BEDRÜCKEND : German Turkish

sikıntılı, sıkıcı, kasvetli;
es Gefühl ic sikintisi

BEDRÜCKT : German Turkish

gamli; gönlü dar; füturlu; sich ~ fühlen ici sikilmak; kasvet basmak

BEDRÜCKUNG : German Turkish

f l. (seelische) ic sikintisi; siklet; gönül darligi; kasvet
(Unterdrükkung) tazyik, baski, itisaf, zulüm

BEDUINE : German Turkish

m bedevi
n.lebeii n bedevilik, bedeviyet

BEDÄCHTIG : German Turkish

l. (besonnen, vorsichtig) ihtiyatli, dikkatli, düsünceli, temkinli, agirbash, vakarh, müdebbir
(langsam) agir agir; yavas; bati hareketli °kelt/ l. dikkatlilik, tedbirlilik, basiret; akil ve tedbir
yavasllk, teenni

BEDÜNKEN : German Turkish

z. ra.: Es bedünkl mich. Rana öyle geliyor ki

BEDÜRFEN : German Turkish

l. (erforderlich sein) läzim, lüzumlu olm.
(benötigen) ihtiyaci olm., muhtac olm.; nicht ~ istigna etm., müstagni olm.; Dessen bedarf es nicht. Buna hacet yok. Buna ne hacet!

BEDÜRFNIS : German Turkish

n hacet, ihtiyac, iktiza, liizum; sein ~ verrichten defi hacet etm.; tuvalete gitmek; ~ nach et. haben bse ihtiyaci olm.; Es ist mir ein ~ (zu tun) (yapmak) ihti-yacim hissediyorum
anstatt / (umuma acik olan) aptesane veya pisuvar Slos kanaatkär; aza kanaat eden; gönlü tok; müstagni
losigkeit / kanaatkärhk; gönül toklugu; istigna, doygunluk

BEDÜRFTIG : German Turkish

l. (sehr arm) fakrüzaruret ceken; son derecede fakir; yoksul
(benötigend) ihtiyaci olan; muhtac fikeit/fakirlik, yoksulluk, ihtiyac, muhtaciyet^ muhtac-lik

BEEHREN : German Turkish

sereflendirmek, te^rif etm.; §eref vermek, onur-landirmak; sich ~ sereflenmek, müserref olm

BEEIFERN : German Turkish

: sich (et. zu tun) gayrete gelmek

BEEILEN : German Turkish

: sich ~ l. acele etm., evemek, istical etm., cabuk olm.
(et. zu tun) müsaraat etm., e§mek; sic/i nicht ~ agir tutmak; Beeil dicht (;abuk öl! Elini cabuk tut!

BEEINDRUCKEN : German Turkish

tcsir etm., miiteessir etm., duygulamak, iz-lendirmek, mütehassis etm.; intiba birakmak; canma gecmek; beyne sarmak; sich ~ lassen miiteessir olm., b§in tesiri altinda kalmak

BEEINFLUSSEN : German Turkish

tesir ve nüfuz altinda bulundurmak; bse tesir etm.; müteessir etm., sügjestyone etm.
end (psychisch) teessürt, duygusal

BEEINFLUßBAR : German Turkish

: leicht ~ kapilgan "Barkeit / sügjestibilite

BEEINTRÄCHTIGEN : German Turkish

halel (od. nakisa) getirmek; nehyetmek, sektelemek; ket vurmak; haleldar etm., zedelemek, ihläl etm., müteeasir etm. Sung/ l. vgl. beeinträchtigen.
~ der persönlichen Freiheit jur. hürriyete tecavüz

BEELDIGEN : German Turkish

yeminle teyit ve tasdik etm.; beeidet; beeidigt yeminli

BEELZEBUB : German Turkish

m ibiis, seytan