German Turkish
BETUCHT : German Turkish
F vakti hali yerinde; zengin; F: tüylü
BETULICH : German Turkish
l. (sorgsam) ihtimamli, itinali, Ozenli
(gemächlich) rahat rahat; yavasca
BETUPFEN : German Turkish
l. (mit Tupfen versehen) benek benek alaca boyamak
(leicht berühren) hafifce dokunmak
(Wunde) tamponia yaraya iläc icirmek; tamponlamak
(Stirn, Mund usw.) bir bezie kurulamak
BETÄTIGEN : German Turkish
l. (durch die Tat beweisen) kuvveden fiile cikar-mak; fiilen göstermek; izhar ve ibraz etm.; ispat etm.
(in Tätigkeit setzen) faaliyete (od. harekete) gecirmek; isletmek, kullanmak; sich ~ l. (arbeiten) calismak
(bei et.) (aktiv mitarbeiten) tesriki mesaide bulunmak; aktif bir suretle istirak etm.
(als Arzt, Koch usw.) hekimtik, ascilik (v.s.) etm. 9ung/ l. faaliyet, is
istimal
bilfiil tstirak
BETÄUBEN : German Turkish
l. suurunu kaybettirmek; bayiltmak
/;g.ser-semletmek
(Schmerzen) muvakkaten teskin etm.
med. anestezi etm.; hissini iptal etm.; narkotize etm..
end uyutucu, uyusturucu, narkotik, anestetik, bayiltici, sersemletici;
er Duft yüregi bayiltan koku
t sersem(-le-tilmis); wie
- dastehen zihni durmak; ici kapanmak °ung / l. sersemlik, uyusukluk
med. narkoz 9ungs.mitt«l n uyusturucu (madde); narkotik. anestetik
BETÖREN : German Turkish
l. (verführen) kandirmak; bastan cikarmak; dalä-lete saptirmak; dogru yoldan celmek
(verblenden) gözünü baglamak; teshir etm.
(betrügen) aldatmak, igfal etm
BEUCHE : German Turkish
(Lauge) pogata suyu Qn camasin veya mensucati pogata suyuna batirmak
BEUGE : German Turkish
l. (Biegung) eg(il)me, bük(ül)me
(Innenseite e-s Gelenks) bükük kolun veya bacagin ic tarafi
muskel m an. kabiza, büken, fleksor Qa l. egmek, bükmek, egrilt-mek
(Stolz) kirmc-:;, ram etm.
gr. tasrif, irap etm.; cekmek
(Recht) ihläl etm., cignemek
(Nacken) boyun egmek; itaate gelmek; serfüru etm.
phys. (ablenken) saptirmak, inhiraf ettirmek; sich
l. egilmek, bükülmek, egrilmek
(unter e-r Las) iki büklüm olm.
(nachgeben) inkivat etm.; boyun egmek; mutavaat etm.
(Gott) Allaha tevekkül etm.; kadere boyun egmek
BEUGUNG : German Turkish
l. egilme, bükülme
kirilma
gr. cekim, tasrif, insiraf, mükesserlik, tasriflik, bükün
ihläl, cigneme
inhiraf, saptirma (vgl. beugen)
s.fall m gr. isim hali
BEULE : German Turkish
l. (Auswölbung) kücük kambur; cikinti; (bei Metall) yamrilik, yumruluk
med. yumru, sis(-lik), siskin-lik, kabarti; (kleinere) tümbek, timi; Er hat e-e Beule an der Stirn. Alninda bir yumru vardir. Qn; sich ^ (Stoff) torbalanmak
n.pest / med. (hlyarcikli) veba
BEUNRUHIGEN : German Turkish
l. rahatsiz etm.;huzurunu, asayisini selpet-mek
(ängstigen) korku, endise uyandirmak; tedirgin etm.
(Gemüter) tahrik, tehyic etm.; teläsa vermek; sinirlendirmek; zihinleri tesvis etm.; endiselendirmek
a. mil. izac, taciz etm.; Die Krankheit meines Sohnes beunruhigt mich sehr. Oglumun hastaligim cok merak ediyorum. sich ~ l. rahatsiz olm.; huzur ve ärami münselip olm.
korkmaga, endiselenmege baslamak; düsünceler almak
meraka (od. teläsa) dusnrek; kaygi cekmek; tehevyüc etm., sinirlenmek
end endi§e verici; düsündürücü-t teläsli, kaygih, merakh, endiseli;
^ sein tasasini cekmek; bsden endise etm. °ungf l. rahat-sizlik, huzursuzluk
korku, endise, sikinti
merak, halecan, üzüntü
BEURKUNDEN : German Turkish
l. tevsik etm., belgelemek
(bestätigen) tas-dik ve teyit etm
BEURLAUBEN : German Turkish
l. izin vermek
mil. terhis etm.
(zeitweilig entlassen) muvakkaten vazifeden cikarmak; sich ^ lassen izin almak
t l. izinli, mezun
terhis edilmi§
muvakkaten vazifeden cikanimis ^ung / izin, mezuniyet
BEURTEILEN : German Turkish
l. hüküm vermek; endazesini almak
a. mil. muhakeme etm.
(scharf, streng) tenkit etm.
(Publikation) konträndüsünü yapmak; tenkit raporu yazinak
(diensfch) s. Qualifizieren.
(nach et.) klyas etm.; Er beurteilte die Sachlage ungünstig, tsleri fena gördü. 2er m münekkit, tenkitci, elestirici 9ung / l. mütalaa, rey. oy. muhakeme, tenkit
kontrandü
(dienstliche) sicii; •*< der Lage mil. durumun takdir ve muhakemesi>
BEUTE : German Turkish
l. ganimet, ganaim
(Jagd2) av, sikär
(Raub) yagma, placka
fig. kurban; e-e fette ~/ Yagma Hasanin böregi! auf
ausgehen av aramak; yagmaya gitmek ^g^e^^g l. yagmaci, cäpulcu
(habgierig) mal hirslisi;
tamahkär, acgözlü
(F Nassauer) bedavaci, avantaci
BEUTEL : German Turkish
m l. kese, (kücük) torba; sak
(Ge\\ü°) para kesesi; Das erlaubt mein ~ nicht, hum. Kesedar efendi razi olmaz. in den ~ greifen kesenin agzini acmak
bar m zo. kesell ayi; koala
barsch m zo. lekeli (od. benek;!) hani baiigt
marder m zo. keseli sansar
melse /
culhakusu Qn l. siddetle sarsmak; sarsaklamak
fig. (beim Spiel) para sizdirmak; sich ~ (spez. Hose) torbalanmak
netz n kital
ratte /
keseli sican; sarig
Schneiderei / l. hirsizlik
dolandincilik
schnür/uckur
tter ft zo. keseli hayvan
Here pl. zo. keseliler, keysiye
BEUTELÜSTERN : German Turkish
s.
gierig. 2recht n igtinam (od. ganimet) hakki 9zug m 9apul(-culuk), yagma(-cilik), akincilik, talan
BEVOLLMACHTIGEN : German Turkish
l. salähiyettar kilmak; salähiyetlendir-mek, yetkilemek
jur. tevkil etm., vekälet vermek
t l. salähiyetli, yetkili, vekil(-i mutlak), temsilci, murah-has, yediemin
(Geschäftsträger) maslahatgüzar;
e Delegation murahhas heyet
BEVOR : German Turkish
(K.onj.): ~ er Zeit fand vakit bulmadan (evvel); Kommt zu mir,
^ ihr wegfahrt! Gitmezden evvel bana gelini
BEVORMUNDEN : German Turkish
l. jur. b-ne vasilik etm.
fig. basma kähya kesilmek Qung f l. vesayet
(Entmündigung) hacir
fig. halta
BEVORRATEN : German Turkish
depo mevcudunu temin etm
BEVORRECHTEN : German Turkish
imtiyaz (od. rüchan hakkmi) vermek
BEVORRECHTET : German Turkish
imtiyazti, rüchanlı
BEVORSCHUSSEN : German Turkish
avans vermek
BEVORSCHUSSUNG : German Turkish
f avans
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani