German Turkish
BRILLE : German Turkish
l. gözlük V: camekän
(Abort2) halka seklindeki kenar (alafranga kabinede); e-f ~ tragen gözlük kullan-mak; die ~ aufsetzen (absetzen) gözlügü takmak (cikar-mak)
BRILLENTASSUNG : German Turkish
;
gesteil n gözlük cercevesi
futteral n gözlük kilifi
glas n gözlük cami
schlänge / l.
Hint kobrasi; gözlüklüyilan
hum. F gözlüklü kadm
trä-ger(in/) m gözlüklü; V: camekänh
BRILLIEREN : German Turkish
parlamak; ustalik göstermek
BRIMBORIUM : German Turkish
n lüzumsuz takinti
BRINDISI : German Turkish
n.pr. (Italien) Brendizi
BRINELLHÄRTE : German Turkish
to/in. brinel sertligi
BRINGEN : German Turkish
l. (hin-) götürmek
(her-) getirmek
(transportieren) nakletmek
(begleiten) refakat etm.
(abführen) sevk etmek; F posta etm.
(veröffentlichen, verbreiten) nesretmek, yazmak, yayinlamak
(es zu et. ~) hayatta muvaffak olm.
(an sich ~) ele gecirmek; k-ne mal etm.
(es nicht über sich ~) eli varmamak; bsi yap-maga yüzü tutmamak; bir türlü cesaret edememek
(j-n um et. ~) b-ni bsden etm., mahrum etm.; b-ne bsi kaybettirmek
(es mit sich ~) bse sebebivet vermek
(et. hinter sich ~) a) seit. para biriktirmek b) (Arbeit) bitirmek
(j-n wieder zu sich ~) b-ni tekrar k-ne getirmek; ayiltmak
(j-n dazu •», et. zu tun) b-ne bsi yaptirmak i
(j-n dazu ~, daß) sebebiyet vermek
(j-n darauf ~) b-ne bir fikir telkin etm.
(es bis zum Major ~) binbasiliga kadar yükselmek
(nicht ~; Zeitung e-e Meldung) atlamak; Die Zeitung bringt e-n neuen Roman. Gazete yeni bir roman veriyor
BRINGER : German Turkish
m s. Überbringer,
lohn m getirene verilen bahsis; hammaliye; tasima ücreti
BRINGSCHULD : German Turkish
verecekl in in alacakliya davet edilmeden öde-mege mecbur oldugu bore
BRIOCHE : German Turkish
iyos
BRISANT : German Turkish
l. parcalayici; büyük tahrip tesiri olan
ßg. cok aktüel
BRISANZ : German Turkish
üyük tahrip tesiri
bombe / kesir (od. tahrip) bombasi
BRISE : German Turkish
hafif rüzgär; meltem; naist. civarna; leichte-^ kaptan pasa sürüsü; fnska rüzgär; Die leichte ~ brachte Kühlung Rüzgär püfür püfür ortaligi serinletiyordu
BRISOLETT : German Turkish
(-e/) n dana eti klymasindan yapilan yass» köfte
BRISSAGO : German Turkish
kücük siyah puro
BRITANNIAMETALL : German Turkish
n (Legierung) Ingiliz madeni
annlen n.pr. Britanya, Ingiltere
e m;
In/; ^lsch Britanyali, tngiliz; das Britische Weltreich bist. Britanya Imparatorlugu
BRITSCHKA : German Turkish
bncka
BROCKEN : German Turkish
m l. ufalanmis parca; kinnti, kirpinti
(Essens0) artik
(Bissen) lokma
F iriyan adam
(Klumpen) topak, kesek
n.pr. (Berg) Brocken dagi;
pl. (e-r Sprache) tektük (Fransizea v. s.); Das ist ein harter ~/ Yenir yutulur sey degil! Demir leblebi! dem Hund e-n ~ vorwerfen köpegin agzma kemik atmak; mit gelehrten ~ um sich werfen lugat paralamak; alimlik satmak; ° (spez. Brot) ufak parcalara ayirmak; ufalamak 2weise parca
BROCKHAUS : German Turkish
m Brockhaus ansiklopedisi; lebender ~ hum. kirkambar; ayakli kütüphane
BRODELN : German Turkish
kaynamak, galeyan etm., fikirdamak
d: von
er Unruhe erfüllt sein (Land) icten ice kaynamak
BRODEM : German Turkish
m poet. buhar, duman
BROKAT : German Turkish
m brokar, diba; lame kumas
schuh m lame iskarpin
BROKKOLL : German Turkish
pl. bot. karalahana; ttalya lahanasi
BROM : German Turkish
n ehem. brom
BROMBEERE : German Turkish
frof. bögürtlen, dikendudu
strauch m bot. kaba diken
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani