Multilingual Turkish Dictionary

German Turkish

German Turkish
BÖSARTIG : German Turkish

l. (P.) huysuz, sinsi, serir, sirret; kötü niyetli; ici fesat (od. kara);eli bayrakli; bedhah
(S.) tehlikeli. kötü, korkulu
med. habis 2kelt/ l» huysuzluk, sirret-lik
kötülük
habaset

BÖSCHEN : German Turkish

sevlendirmek Qung f sathi mail; egim, egilme, egiklik, inis; mit. a. sev

BÖSE : German Turkish

s. bös. ^wicht m l. serir, sirret, cani, mücrim, suclu
hum. capkin, hayiaz, yaramaz

BÖSE SEIN : German Turkish

e sein l. (schmollen) gücenmek; b-nin hatin kalmak; bir daha yüzüne bakmamak
(auf j-n) b-ne darilmak, küsmek, garez baglamak; münfail olm.
(einander) aralarmdan kara kedi gecmek; bozusmak; Ich bin mit dir
e. Ki. Ben seninle küsüm. •e sein gilt nicht! Ki. Darilmaca yok.
e machen kizdirmak, gücendirmek, dariltmak; ~ ous-gehen (od. enden) tatli tatli bitmemek; sonu kötü olmak; tepe asagi gitmek; ~ bereinfallen türlüsüne rast gelmek; Gleich kommt der
e Mann und holt dich! (zur Einschüchterung von Kindern) Umaci seni kapar! Arap ardinda!
es Zeichen ugursuzluk, seamet;
e Tat fiili ser (va.); ein
es Gewissen haben temiz vicdam olmamak; vicdani kara olm.; Die Krankheit hat ihn • mitgenommen. Hastaligi onu epeyce hirpaladi. das Böse: Böses fenalik; j-m et. Qes wünschen dardagan dansi sacmak; j-m et.
es antun b-ne fenalik etm.; anasim agiatmak; auf
es sinnen hainlesmek; So// meinem Jungen nur einmal et.
es passieren (seil. dann kannst du et. erleben!) Hele cocuguma hata gelsin! der Böse seytan, ibiis

BÖSLICH : German Turkish

seit. s. böswillig

BÖSWILLIG : German Turkish

kötülükcü, kötücül, bedhah, suiniyetli; kötü niyetli; kinci; Cizvit gibi; fena kalpli;
e Absicht suiniyet; kötü niyet;
es Verlassen jur. terk 2kelt / suiniyet, kötü niyet, bedhahlik, kötücüllük, kincilik

BÖTTCHER : German Turkish

m ficici, varilci
el/ficicilik, variicilik

BÜBCHEN : German Turkish

n oglancik

BÜBISCH : German Turkish

alcak, hayiaz, serir, hain

BÜCHELCHEN : German Turkish

n kücük kitap; kitapeik

BÜCHERABSCHLUß : German Turkish

m H senelik bilanco
bord;
brett n kitap rafi; etajer
ei / kütüphane, kitapsaray(-i)

BÜCHERFREUND : German Turkish

m kitap meraklisi; bibliyofil
gestell n kitap-lik; kitap rafi; etajer; sergen
künde / kitap bilgisi; bibliyografi 2kundlich bibliyografik
laus/zo. kitap biti
Hebhaber m s.
freund.
Hebhaberei / bibliofili
mappe / kitap cantasi
narr m kitap budalasi; bibliyoman-regal n s.
gesteil,
revisor m H hesap müfettisi
schrank m kitap dolabi; kitaplik; kütüphane
stube / kitap evi
stütze/ kitap destegi
Verbrennung / kitap yakisi
Verzeichnis n kitap listesi; bibliyografi
Weisheit / pej. s. Buchwissen.
wurm m (a.fig.) kitap kurdu; kütüphane faresi
zeichen n s. Exlibris

BÜCHSE : German Turkish

l. teneke, kutu
tüfek, filinta, karabina
(Na-del2) ignedanlik
(Sammel2) iane kutusu
gel. s. Buchse
techn. layner
n.Tlelsch n konserve et.; et kon-servesi
n.macher m tüfekci
n.mllch / kutu südü; konserve süt
n.öffner m konserve acacagi

BÜCKEN : German Turkish

: sich
^ egilmek, bükülmek 9Ung m l. egilme, reverans; (tiefer) kandilli temenna
(a. Bücking) isli ringa baligi; uskumru füme; e-n ^ machen (vor) b-nin önünde egilmek

BÜFETT : German Turkish

n l. büfe
(Erfrischungsstand) büvet
(niedriges) bahü
fräulelnn;-Ier/nbüfeci, büveci, tezgähtar, barmen, barvumen
_

BÜFFEL : German Turkish

m \\. zo. manda, camus, susigin, karasigir, dombay
zo. Amerika bizonu
fig. yontulmamis herif; ayi, hoyrat
gras n bot. boga otu
herde / manda sürüsü
Jagd / bizon avi
kalb n malak, balak

BÜFFELN : German Turkish

F durmadan dinlenmeden calismak; Seh. inekle-mek, kuslamak 0 n F ineklik (Seh.) ^ler m F inek (Seh.)

BÜGEL : German Turkish

m l. kavis seklinde agac veya demirden bir parca
(Steig9) üzengi
(Steigeisen) krampon
(Kleider) elbise askisi
(Henkel) kulp
(e-r Schnalle) köprü
(Riem9) alt gerdane; kayis köprüsü
(Brillen^) gözlük köprüsü
el. (zur Stromabnahme) ars
(des Säbels) el siperi
brett n ütü tantasi
eisen n ütü
falte / ütü (ciz-gisi); pli; Dieser Stoff hält keine
n. Bu kuma§ ütü tut-muyor. Die Hose hat die ~ verloren. Pantalonun ütüsü bozuldu. 2Trel ütülenmege muhtai; olmayan
hörn n mus. büglü
kissen n ütü yastigi
maschine/kumas mengenesi; ütü makinesi ^n ütülemek; ~ können ütü bilmek
riemen m üzengi kayisi
säge / kollu festere
tisch m ütü masasi
tuch n ütü bezi

BÜGLER : German Turkish

(ln /) m iitücü (kadm)

BÜHNE : German Turkish

l. (Theater2) sahne, tiyatro
(Gerüst) peyke, kerevet, sano, tribün
(Redner2) hatip kürsüsü; ~ frei! Sahneyi bosaltm! auf die ~ bringen sahneye koymak (od. cikarmak); über die ~ gehen l. Th. temsil edilmek; oynan-mak
fig. icra edilmek, yapilmak; zur ~ gehen tiya-troya intisap etm

BÜHNENANWELSUNG : German Turkish

senaryo; duzen aciklamasi
arbelter m tiyatro (od. stüdyo) iscisi
aussprache/tiyatro dili
aus-stattung / dekorasyon; sahne dekoru
autor m sahne (od. oyun) yazan; piyes muharriri; piyesci
blld n mizansen; tablo. s.a.
ausstattung.
blldnerdn/) m dekoratör, deko-ratris
bildwechsel m dekor degisimi
dichter m s.
autor.
einrichtung / sahne düzenlemesi ^ge^echt: ~ machen dramatize etm.; sahne icin tertip etm.
RräTte pl. sahne elemanlan
kunst / tiyatro sanati; ar dramatik
künst-ler(in/) m sahne sanatkän; aktör, aktris, artist, (volks-tüml.): tiyatrocu 2mäßlg sahneye uygun; teatral
musik/ sahne müzigi
probe / temsil (od. oyun) provasi; sahne cahsmasi •Schriftsteller m oyun yazan
spräche/ l. sahne dili (a. flg.)
diksiyon
stück n sahne eseri; piyes; tiyatro
Versenkung / sahne asansörü
Vorhang m tiyatro (od. sahne) perdesi
werk n s.
stück.
Wirkung / dramatik tesir

BÜNDEL : German Turkish

n l. deste, demet, külte, bohca, bag, denk, cikin, paket
(kleineres) ciki; kücük bohca
(Post, Akten) liyas; (längliches) tomar (z.B. Zeitungen)
(Pferdelast) tümbültü
(Tabaksblätter) pastal
(Knäuel) yumak, bürümek
(Strahlen9, Licht9) demet, huzme; sein ~ schnüren pilipirtisim toplamak; bohcasini baglamak; tasi taragi toplamak; jeder hat sein ~ zu tragen, ftg. Herkesin bir derdi var, degirmencinin de su. Spr. Keci can kay-gismda, kasap yag kaygismda. Spr.; in ~ verpacken denk baglamak

BÜNDELN : German Turkish

destelemek, demetlemek; paket yapmak; denk baglamak; bohcalamak
weise deste deste; demet demet

BÜNDIG : German Turkish

l. (gültig) meri, mamulünbih, müeyyet
(überzeugend) mukni, kanaatbahs, kandinci, inandinci
(Stil) mucez, mücmel; kurz und ~ kisa ve mucez olarak; katiyetle

BÜNDNIS : German Turkish

n ittifak, pakt, anlasma; ein ~ schliefen ittifak baglamak (-öd. akdetmek)