German Turkish
DAMPFDRUCKMESSER : German Turkish
m manometre
DAMPFEN : German Turkish
l. buhar cık(ar)mak
allg. dumanı tütmek
F gitmek, hareket etm
DAMPFER : German Turkish
m vapur; langsamer ~ (der an allen Stationen hält) dilenci vapuru
DAMPFHAMMER : German Turkish
m l. istim cekici
(Ramme) martopilon; buharli sahmerdan
helzung/istimli kalorifer
DAMPFKESSEL : German Turkish
m buhar kazani
kraft / buhar kuvvcti
kran m istimli vinc; naiit. macuna
maschine/buhar makinesi
nudeln pl. buguda pisirilen Alman hamur tatlisi
pfeife/ istim düdügü
schiff n vapur
schiffahrt / vapurculuk
splll n naut. macuna
DAMPFWALZE : German Turkish
l. istimli silindir
fig. ezici kuvvet
winde/ s.
kran
DAMWILD : German Turkish
n alageyikler, alasiginlar
DANACH : German Turkish
l. (temporal) bundan (ondan) sonra; sonra(-dan), arkasmdan, sonralan, bilähara; bunun üzerine
(demgemäß) buna (ona) göre (nazaran, binaen); Richte dich ~/ Ona göre davran! Ich kann dieses Jahr nicht verreisen, die Zeiten sind nicht ^. Bu sene seyahate cikamam, ahval buna müsait degil. bald
~ kisa bir zaman sonra; Er ist nicht der Mann ~. 0, bu isin ehli degildir
DANAERGESCHENK : German Turkish
n feläket getiren hediye
DANAIDEN : German Turkish
pl. Danaidler
arbeit / kalburia su tasmia; beyhude zähmet
taß n Danaidler ficisi
DANDY : German Turkish
m snop, züppe, bopstil; moda budalasi; V: carliston marka
DANEBEN : German Turkish
l. yanma, yaninda, yanibasinda
(außerdem) bundan baska (od. maada); aym zamanda; bir de
(im Vergleich dazu) buna nispetle
(o/s Px. oft) yanlis
benehmen: sich ~ F adabimuaserete aykin bir suretle davranmak
fallen yamna düsmek
gehen l. yaninda yürümek
(Schuß) isabet etmemek
(mißglücken) akamete ugramak; basanli olmamak; Es geht ihm alles daneben. Altin tutsa toprak olur. Isleri aksi gidiyor.
gelingen hum.;
geraten;
glücken hum. s.
gehen (3).
greifen l. mus. fosnot yapmak
(e-n Fehlgriff tun) falso basmak
hauen F l. s.
greifen
isabet etmemek
(sich irren) yanilmak; yanlis bir cevap vermek
raten tah-minde yanlislik yapmak
schätzen s.
raten,
schießen l. isabet ettirmemek
F yanilmak
tippen (Fb., Toto) yanlis bir isaret koymak
treflen l. isabet ettirmemek
isabet etmemek Dänemark n. pr. Danimarka
DANIEDERLIEGEN : German Turkish
l. hasta yatmak
(Handel) ticrrette dur-gunluk olm.; Er lag zehn Tage an Malaria danieder. Sitmadan on gün yatmis. bewußtios ~ agiz dil vermemek; bihus bir halde kalmak
DANK : German Turkish
(I) n
teşekkür, şükür, şükran
(-barkeit) minnetkarlık
(Löhn) a) (Belohnung) mükafat, ecir b) (Bestrafung) mücazat; j-m sagen teşekkür etm.; Gott sei ~ ! Allaha şükür! Vielen Dank! Çok teşekkür ederim!(II)dank (präp. m. Dm.,) sayesinde; (bşe)kuvvet
DANKADRESSE : German Turkish
teşekkürname
DANKBAR : German Turkish
l. müteşekkir; minnettar; iyilik bilir; nimetsinas
(lohnend) verimli, semereli, karlı, randımanlı
(befriedigend) tatmin edici
tesirli
(strapazierfähig) F dayanıklı
DANKEN : German Turkish
l, (j-m für et.) b-ne b^den dolayi {öd, b$ icin) teşekkür etm,
(für c-n üruß) iadei selam etm.
(ablehnen) te^ekkürle reddetmek
(ver") borçlu olm.;
a.wert şayan şükrän (takdir, teşekkür).takdire layık
DANKESPFLICHT : German Turkish
;
schuld / boyun borcu; minnet; iç yükümü seine ~ nicht abtragen können minnet altında kalmak
DANKGEBET : German Turkish
n §ükran duasi –gefühl n şükran hissi
rede/ te^ekkür nutku
sagung / te^ckkür
.--schreiben n te§ek-kürname
DANN : German Turkish
l. o zaman, o vakit
(in diesem Fall) öyle ise, o takdirde, o halde
(danach) ondan sonra; bunun üzerine
(außerdem) bir de; bundan başka; üstelik Schlag nur zu, ^ kannst du was erleben! F Vur da gör! ~ eben nicht! (bei Erhalt c-r abschlägigen Antwort) Canı isterse! ~ bist du allerdings auf dem Holzweg! öyle ise, yaya kaldın tatar ağası! selbst ~, wenn es wahr wäre doğru olsa bile: ~ und wann arasıra, bazen
DAPHNIA : German Turkish
zü. su piresi
DARAN : German Turkish
!, (lokal) yakınında, biti§iginde, baglı, yapıştırılmış, yerleştiriimiş; onda; şunda
(temporal) bunu müteakip; bundan sonra
(nahe ~sein) az kaldı (ad. kalsın); (yapmak) üzere olmak.
(in dieser Beziehung) bu hususta; sich ~mahen s. gehen.
(tätsache.) Aslı var. gut (übel) — s^in
yi (kotu) durupida olm.; /c/? um ^ t od. dran). (Spiel) Ssra D^nc^,
^ erkenne ich ihn. Onu bundan tamyorum. /r/i fcfrt nidu schuld ^.. Brnda benim kabahatim yoK. ^ glauben müssen fip,
DARANGEBEN : German Turkish
l. (z. R, Salz an die Suppe) atmak, katmak
(opfern) z. va. feda, terk etm
DARANGEHEN : German Turkish
şe başlamak; bşi vapmağa koyulmak
DARANHALTEN : German Turkish
sich ^ F l. (sich beeilen) acele etm.. (abuk olm.
(sich sehr anstrengen) cok uğraşmak; gayretie cali$mak
(energisch verfolgen) yakindan takip etm.;
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani