German Turkish
ANGARFEN : German Turkish
agzi acik bakmak
ANGEBEN : German Turkish
tr. l. (mitteilen) söylemek, bildirmek, haber (malumat) vermek
(erklären) beyan (deklare) etm.
(behaupten) iddia etm.
(Richtung) göstermek; tayin etm.
(zitieren) zikretmek, iktibas etm.
(denunzieren) ihbar etm. gammazlamak
(Takt) vurmak, vermek
(den Ton) a) (zum Stimmen der M.i.) ses (sada) vermek b) fig. ağır basmak
(taxieren) tahmin etmek.; intr.
(aufschneiden) ağız satmak, palavra sıkmak; üst perdeden atıp tutmak; tafrafüruşluk etmek; V: martavalcılık etmek, film çevirmek
ka. ilk oyun için kağıt dağıtmak
(Tennis) servis yapmak; Gib nicht so an, mein Lieber! Atma Recep, din kardesiyiz! °er f.i l (Denunziant) muhbir, curnalci
(Prahlhans) çalımcı, fasaryacı, bolavurt, gösterişçi, atmasyoncu, tafracı
(Wichtigtuer) pozör; F: gümcü; V: cakaci. fiyakaci
"erei f l.(Denunziation) muhbirlik, curnalcilik
(Prahlerei) atmasyon(-culuk), afi, calım. caka, fiyaka, gösteriş, kabadayılık; afur, tafur
erisch afili, fiyakali; V: alengirli
ANGEBINDE : German Turkish
; (;.;».; hediye, annagan
ANGEBLICH : German Turkish
l. sözde, ?ahte, mevlium
üiy", denen
sanki, güya; sözürnona; ~ habe ich das gesagt. Sanki bcn bunu ilemisim. Er entschuldigte sich mit –er Krankheit. Yalandan hasta haberi verdi. !ch habe das ais~- billig gekauft. Esnnu iir.uz diye aldim. Spziirnona uciiz. ~ wollte er kom-m.en. S^ziimona geecekt,
ANGEBOREN : German Turkish
cioilli, fitri, hilki, vehbi. tabi, natürel, dogustan, GOgm.il.k; anadan dogma; vilr.iJi; nvd.a. bünyevt, kon- stitüsyorsi-i, konjenital; ~ sein a. kanmda, yaradllismiia iilm.;
c." grauer Star n:eci. viiaüi katarakt;
es Talent fiAy.h (r,/. Tann) ver",isi; mevhibci ilähiye, hüdaJat;
ANGEBOT : German Turkish
" !. tekif; /-/ a. offirta
(Ggs. Naclifrage) arz
(oei Versteitienine) pey sürme;
und Nachfrage arz ve ia!;p; sunu(-p;) ve istem; schriftliches ~ teklif r.iektubJ; letztes ~- so" sdz
ANGEBRACHT : German Turkish
yeiinde, isabetli, vnr.;,Iu. oturakli, sirall, triiln.iS;?.
iv°un: yc^eci.t"-- ycrsiz. vakitsiz: fiif
ha!t^!i liti r„i;;:.-ip i.;"rr;;,
uva ^örmek; Freundlichkeit ht hei ihin niih
. Ona iyilik yaraii.iz. [st eine solche Redeweise hier
. i3öy!e sözJerin ye! var ml?
ANGEBRANNT : German Turkish
yanmis, yanik; ~ riedien yanik, is kokmak; is (.ilmak;
•• schinecken yanik lezzcti olni
ANGEBRAUCHT : German Turkish
k>i!lamln-aga baslanilmis
ANGEBRECHEN : German Turkish
l. (Porzellar usw.) ürselenmis, zcdelenmis
s. (.yhmmht
ANGEBRÜTET : German Turkish
l-.i) calkanir"§
ANGEBUNDEN : German Turkish
l. bagli; se-best defiii
kurz
• (P.) kaöa, ne- ^akct;^z, sirt, ha$in, huysrz
ANGECKEL : German Turkish
!-.i!-km
ANGEDENKEN : German Turkish
); in gutem ~ behalten l;-ni, bsi iTH.mnui.iy.ile h.itir!air.:!k, seiigen
s l. niertnim, cenneimekän
iio/; ^ski
ANGEGRIFFEN : German Turkish
fig yor^un, must^rip. rahats?, hastalikll
ANGEHEIRATE : German Turkish
! "vieninr sinetiyle cide tdil,,^; veya husiile gel- i-nis;
p !\\iite y>"!i!:c:
n Onkel fcni^le
ANGEHEN : German Turkish
intr.
(beginnen) başlamak
(Feuer) yanmak
(Licht) uyanmak
(Pflanzen) tutmak
(Speisen spez. Fleisch) biraz bozulmak; cürümege baslamak; agirlaşmak
(erträglich sein) zararsiz olm; kabili tahammül olm.
(entschuldbar sein) mazur gorülmek
(möglich sein) mümkün olm,
(erlaubt sein) caiz olm.
(Stiefel) F giyilmek; tr. l. (sich wenden an) b-ne bas vurmak, müracaat etm.
(j-n um et.) b-den bşi rica etm., dilemek. istemek
(betreffen) taalluk (od. aläkadar) etm., ilgisi olm.; ait (ilintili, iliskin., müteallik) olm., ilgilendirmek
(unternehmen) el atmak; tesebbüs etm.
(angreifen) saldirmak; hucum etm,
(gegen) a) (Front machen) cephe almak b) (Obelstand, Krankheit) bsle mücadele etm.
(Berggipfel) zirvesine cikmaga tesebbüs etm. was mich angeht bana gelince (od. kalirsa); Die Sache gehl mich überhaupt nichts an. 0 isin banadokunur tarafı yoktur. Was geht das mich an? Bundan bana ne? Neme läzim? Das geht dich nichts an. Isin degil! Sen (bu ise) karışma! İst das Feuer angegangen? Ateş Yandı mı?
ANGEHEND : German Turkish
(sich entwickelnd) gelişmekte olan; kısa bir zaman sonra olacak olan
(beginnend) başlayan; yeni
(am Anfang e-r Lebensdekade stehend) (kırkına, ellisine usw.) henüz giren
ANGEHETZT : German Turkish
~ kommen soluk soirga gelmek
ANGEHÖREN : German Turkish
ait (mensup,
den) olm.
Ig ait, mensup, müte-allik ^ige mif l. (Familien-) aile efradmdan olan; p/, a. akraba, hisimlar, rnensubin, taallukat
(Staats-) tcbaa, vatandas, uyrnk
(Mitglied) aza, üye
rnensiip; Von seinen Angehörigen ist nietland mehr am Leben, Yakindan kimsesi kalmadi. Angehörige (pl.) der älteren Generation eski nesil mensupianndan; eski kusaktan; eskiler; Sigkeit/aitHk, mcnsubiyet
ANGEJAHRT : German Turkish
yillanmis, yaslic."., kocamis
ANGEKLAGT : German Turkish
~ sein zan altinda bulunmak ^e rn/f maznun, zanli, sanik, müddeaaleyh, müttehem, töhmctii, davali, davalanan, suclan(dir!l)mis; sucili samlan; arancli-dilemli
ANGEKNACKST : German Turkish
F hafifce örselenmis, zcdelenmis
ANGEKRATZT : German Turkish
l. biraz örselenmis, hasara ugramis
(verwundet) yaralanmis
(P.) yasi biraz ilerlemis
ANGEKRÄNKELT : German Turkish
iraz rahatsiz; sihhat durumu artik yerinde olmayan
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani