Multilingual Turkish Dictionary

German Turkish

German Turkish
DOPPELUMSCHALTER : German Turkish

m cift komütatör

DOPPELVERDIENER : German Turkish

m birkaç işten para kazanan adam; hum. iki anali kuzu

DOPPELVIER : German Turkish

{Wü.) dörtcihar

DOPPELWAISE : German Turkish

hem anasi hem de babasi ölmüs cocuk

DOPPELWANDIG : German Turkish

çifte cidarlı

DOPPELZENTNER : German Turkish

m cift kental; yüz kilogram

DOPPELZIMMER : German Turkish

n iki yatakli oda

DOPPELZWEI : German Turkish

(Wü.) dubara

DOPPELZÄHNER : German Turkish

p/.zo.ciftdisliler

DOPPELZÜNGIG : German Turkish

iki ağizli; iki yüzlü; mürai

DOPPELZÜNGIGKEIT : German Turkish

iki agizlılık; iki yüzlülük; mürailik

DORADE : German Turkish

s. Goldmakrele

DORADO : German Turkish

n fig. cennet; Irem ba^i; (fr. a. firdevs, behist, uc" mak)

DORF : German Turkish

n köy; Leute aus seinem ^--: kendi köylüleri; k6yde§- leri; das ganze
^ kan kizan; Das sind böhmische Dörfer für ihn. Bunlar ona Arapca gibi gelir.
älteste m l. aksakall«
(Bürgermeister) muhtar-bewohner(-in /) m köylü
gemeinde /köycemaati-muslk/(dröhnende)davul zurna
pfanrer m köy imami schustere! / kalavrahane

DORLER : German Turkish

pl. bist. Doryenler, Doryalilar 21sch Doryan, Dorik

DORN : German Turkish

m l. diken
(e-r Schnalle) toka dili
(Ahle) biz, zimba; j-m ein ^ im Auge sein fig. gözüne diken gibi batmak
husch m dikenli cali
Tortsatz m an. dikensi cikinti; nütuü sevkt
gestrüpp n dikenli cali; cirpi(-hk), funda, copra, cörcöp
grasmücke /
(gri) ötlegen; cali-bülbülü
hal m
kara camgöz; mahmuzlu camgöz baiigt
hecke/dikenli cit 91g l. dikenli
ßg. mesakkatli. eziyelli
jujube / bot. smcan dikeni
rochen m
cemce bai gi
strauch m s.
busch

DORPAT : German Turkish

n.pr. Tartu (sehri)

DORSAL : German Turkish

zahrt 2flosse/an. misbani zahrl; sirt yüzgeci

DORSCH : German Turkish

m
morina baligi

DORT : German Turkish

orada; da und ~ surada burada; die Leute ~ ora adamları; der Kerl ~ de şu herif (F); Wer spricht ~? (Telephon) Orasi neresi ? ~ tut es mir nicht weh, aber hier. Oram degil, buram ağrıyor. von ~ oradan; Er stammt von ~. Oralıdır

DORTHIN : German Turkish

oraya; Wäre ich doch nie ~ gegangen! Ayaklanm kırılaydı da oraya gitmeyeydim!

DORTIG : German Turkish

oradaki, oranın

DOSE : German Turkish

kutu, tabaka
s. Dosis
(Steck9) el. priz

DOSENMLICH : German Turkish

kutu sütü
Öffner m konserve acacagi

DOSIEREN : German Turkish

dozunu tayin (od. tertip) etm. 9ung f bir defada alinan iläq miktan; doz, dozaj