Multilingual Turkish Dictionary

German Turkish

German Turkish
ANFACHEN : German Turkish

l. yellemek; atesi yelpazelemek, körüklemek; üfleyerek ates yakmak
flg. ateslemek, aleviemek, kiskirtmak, tahrik etm., uyandirmak; j-s Kummer von neuem ~ b-nin derdini desmek; (Schmerz o), tazelemek; e-n Streit neu ~ tirnak sürüstürmek

ANFAHREN : German Turkish

intr. l. vasita ile gelmek
(Zug, Auto usw.) harekete gecmek
(heranfahren) yanasmak
(zur Ar- beit unter Tag fahren; Bergbau) maden kuyusuna inmek
(an et.) bse carpmak; toslamak; Ch. fotograf cikarmak; tr. l. (j-n) b-ne carpmak
flg. (losschimpfen) b-ne haykirmak, cikismak; b-ni payiamak, terslemek; (gegenseitig) b-le hirildasmak
(et. transportieren) (vasita ile) getirmek, götürmek, nakletmek
(auftischen) takdim etm., sunmak; sofraya koymak; cikarmak
techn. (in Betrieb nehmen) isletmek ^t / yanasma (yolu). "widerstand m techn. isletme mukavemeti

ANFALL : German Turkish

m l. hücum, tecavüz
(Attentat) suikast
(Krankheits^) nöbet, tut(ul)ma, akse
(Erbschafts°)intikal; mira;-iii iktisabi
(Post0, Arbeits0) yapilacak islerin [ üstii.sti; yißilniasi
( Zins1) muaccdlyet; kazanumis fai/lcrin birikmcsi
(Husten0) öksürük nöbcti
(epi-Irptisciier) tutarak, sara
(neurotischer) sinir buhrani (krizi, mihrti); e-n ~ bekommen babasi tutmak; b-ne Höbet (,elinek

ANFALLEN : German Turkish

l. üstüne atlimak.saldirmak.tecavüz etm.
(eln Attentat verüben) suikast yapmak
(Krankheit) tut- n;ik; vakalamak; intr. l. (Erbschaft) iktisap (intikal) etni.
(Pust, Arbeit usw.) yapilip bitirilmesi gereken isi inrydana cikmak
(Zinsen) muacceliyet kesp etmek, k.i/.anniak Dieser Hund fällt jeden an, der des Weges l.iiinir.l. ISu köpek gelene gecene saldinr

ANFANG : German Turkish

m l. baslangıç, baş, iptida, bidayet, mebde
(Anhaltspunkt) ip ucu; den ~ machen ilk adimi atmak; ~ Juli temmuz basinda; Aller ~ ist schwer. Spr. Her isin başı güctür. ohne ~ und Ende ezeli ve ebedi; von ~ bis Ende baştan başa; başından sonuna kadar; von (allem) ~ an en baştan; esasından; zu ~ önce, evvelä, ilk önce

ANFANGEN : German Turkish

l. başlamak, açılmak, tutturmak
(unternehmen) girişmek, teşebbüs etm., iptidar etm.
(Streit) aramak, başlamak
(sich verhalten) davranmak; wissen, wie man etwas anzufangen hat yol iz bilmek; kulpunu bulmak; Ich habe das nun einmal angefangen und muß es auch zu Ende führen. Bu işe bir kere bulaşmış bulundum, bitirmeliyim. Er fing an, die Geschichte zu erzählen. Hikäyeyi tutturdu. Wie fange ich das nur an ? Nasıl yapsam da? Mit ihm ist nichts anzufangen. Ondan hayır gelmez, işi Allaha kalmış. Bir baltaya sap olmaz. 0, allahliktir. Was soll ich damit ~ ? Bunu ne yapayım? Damit ist nichts anzufangen. Bunun faydası yok. von et. zu sprechen ~ sözü bşe getirmek

ANFANGS : German Turkish

Adv. ilkin, baslangicta, evvelä, önceleri, bidayette, iptida; ~ wußte er es noch nicht; er erfuhr es erst später. Önceden bilmiyordu, sonra ögrendi. °buchstabe m ilk harf; inisyal; sie beiden
n dieses Wortes bu kelimcnin iki basi ^geschwindigkeit / ilk sürat; ilkel hiz ^gründe pl. iptidai malumat; elemanter bilgiler; esaslar ^stadium n l. (e-r Entwicklung) ilk merhale, ilk safha
(e-r Krankheit) baslangic devresi; et. im ~ unterbinden bir isin önüne gecmek, önünü almak; önlemek ^zeichen n Th. baslama zili

ANFASSEN : German Turkish

l. (berühren) ellemek; el sürmek; ilismek, dokun- mak
(in die Hand nehmen) tutmak; ele almak
(P.) fig. muamelc etm., hareket etm., davranmak
(anfangen) baslamak
(mithelfen) b-ne omuz vermek, yardim etm.; sich ~ l. (P.) el ele tutusmak
(S.) s. sich an- fühlen

ANFAUCHEN : German Turkish

l. (Katze) karsismdakilere tislamak
fig. amirane bagirmak; b-ne cikismak; azarlamak

ANFAULEN : German Turkish

cürümege baslamak; angefaultes Obst cürük meyve

ANFECHTBAR : German Turkish

l. kesinsiz; kati olmayan; kabili itiraz; süpheli
jtir. kabili iptal °barkeit fjur. nispi butlan; bozulabi)- nie; bozdurulabilme-en l. (ablehnen) itirazda bulunmak; reddetmek
(nicht anerkennen) tanimamak, inkär etm.
(verlocken) igva etm., ayartmak, yolunu sasirtmak, azdirmak
(beunruhigen) rahatsizlandirmak, huzursuz kilmak, huzurunu selp etm. Löß dich das nicht ~1 Gec! Aldirma! Bös ver! Ondan dolayi endiseye düsme! Sungf l. itiraz
ret, inkär
igva; ~ der Ehelichkeit jur. nese- bin reddi "ungsklage/yur. fesih (iptal, butlan) davasi

ANFELNDEN : German Turkish

l. dnsmanlik etm.
(angreifen) hücum etm. Sung / l. düsinanlik, husumet
(Feindseligkeit) taciz, tazyik, garezkärlik, kincilik

ANFERTIGEN : German Turkish

l. yapmak, imal ptm.
(Schriftstück) kaleme almak ^ung/
yapim, imal
(e-s Schriftstückes) redak- sivon

ANFEUCHTEN : German Turkish

l. islatmak, nemletmek, nemlendirmek, rutu- bftiendirmek
techn. a. tavlamak
(Tabak) tav vermek
naut. (Pumpe) karga etm

ANFEUERHOLZ : German Turkish

n cirali tahta ^n l. yakmak, ateslemek
fig. •tesci (tesvik) etm., cesaretlendirmek, yüreklendirmck
fig. pej. tahrik etm., kiskirtmak
(begeistern) cnsturmak

ANFLEHEN : German Turkish

(j-n) b-ne yakarmak, yalvarmak; ele ayaga düsmek; dilcnmek; anan yahsi baban yahsi demck; um Mitleid ~ Elini birakip aya^im, ayagini birakip elini öpmek; Ich flehe dich inständig anl Ayaginin türabi olayim! Bastigln toprak olayim! (volkstüml.): Ayagini öpeyim! in alten Tönen ~ yalvanp yakarmak

ANFLETSCHEN : German Turkish

(Hund) dis gicirdatarak hirlamak

ANFLIEGEN : German Turkish

I. ucarak yaklasmak, yanasmak
(Kenntnisse) kolayilkla elde edilebilmek
(Krankheit usw.) b-ne bir hal olm.; tr. (Flugzeug e-n Ort) a) (Richtung) bir yere dogru yönelmek b) (landeil) bir yere ugramak

ANFLITZEN : German Turkish

F: angeflitzt kommen hizia yaklasmak

ANFLUG : German Turkish

m l. ucarak yanasma, yaklasma
fig. hafif iz; gölge
(etwas) az miktar; nebze, semme

ANFORDERN : German Turkish

istemek, talep etm

ANFORDERUNG : German Turkish

f l. talep
(Erfordernis) icap; bei~ istendiği taktirde; der ~ entsprechend istenen uygun; hohe
en stellen (an) b-den çok şeyler istemek

ANFRAGE : German Turkish

f sual, soru, müracaat; parl.a. istizah; schriftliche ~ parl. sual takriri; e-e ~ einbringen parl. istizah etm

ANFRAGEN : German Turkish

(bei) l. b-den bilgi istemek
bas (od. yüz) vurmak; müracaat etm.
parl. istizahta bulunmak; Der Arzt läßt täglich ~, wie es seinem Patienten ergeht. Doktor, her gün hastasını sorduruyor

ANFRESSEN : German Turkish

l. kemirmek
(Milben) yemek
(Vögel) gagalamak
a.chem. asmdirmak; sich e-n Bauch ~ V göbegini sisirmek; angefressen (von Motten, Würmern usw.) a. yenmis, yenikli