German Turkish
RADI : German Turkish
m (dial.) s. Rettich
RADIAL : German Turkish
l. math., phys. sua (isin, vektör) ile Hgili; i^inh, suat, vektörel
an. önkol kemigine müteallik; (küberevi)
techn. radiyal
RADIEREN : German Turkish
l. (aus-) silmek, kazimak
(Kunst) ofort ile hakketmek 2er m oyma ressami; hakkäk 2gummi m lastik, silgi, gom Smesser n caki. kalemtras, gratuvar ^nadel / hakkäk celik kalemi ^ung/ofort; igne kazisi
RADIESCHEN : German Turkish
n bot. kirmizi turp; Frenk turpu; sich die ~ von unten besehen F ölmü$ olmak
RADIKAL : German Turkish
cezri, radikal, kökünden, esasli 2 n ehem. cezir, kok; die °en pl. müfritler, ültralar, radikaller 9inskl m F kizil partici veya asin milliyetci 9ismus m radikalizm, cezriye, köktencilik
RADIO : German Turkish
n radyo, telsiz; ~ hören radyo dinlemek; das ~ leiser stellen radyoyu kücültmek; im ^ sprechen radyo konus- masi yapmak 2aktlv radyoaktif;
er Zerfall ismetkin parcalanma aktivität / radyoaktivite; radyo etkinligi
amateur m s. Funkamateur,
apparat m radyo makinesi
bastier m s. Funkbastler,
larien p/.
isinlilar
logie / radyoloji
meter n radyometre
röhre/radyo lambasi (od. valfi)
sendung / radyo yayini
therapie / med. radyo-terapi Übertragung /radyofonik nesriyat; radyodifüzyon
RADIUM : German Turkish
n \\. (Element) ehem. radyum
(auf Zifferblättern usw.) fosfor 2haltig radyumlu
RADIUS : German Turkish
m l. math. msif kutur; yancap
an. önkol kemigi; azmi kubere 3, (Weite) sia
RADIZIEREN : German Turkish
math. cezrini (od. kökünü) almak
RADKASTEN : German Turkish
m (bei Raddampfer) daviumbaz
kränz m cark cevresi
ler(in /) m s. Radfahrer,
mantel m pelerin, har-mani, makferlan
RADON : German Turkish
n ehem. radon
RADRENNBAHN : German Turkish
velodrom
en n bisiklet müsabakasi (ya-nsi, kosusu)
fahrer m siklist
RADSCHA : German Turkish
m (Indien) raca
RADSPELCHE : German Turkish
tekeriek parma||i; yurak; ispit
Sport m bisi-kletcilik; bisiklet sporu; siklizm •stand m l. tekeriek vazi-yeti (od. egriligi)
(Achsstand) dingil mesafesi
tour / bisikletle gezinti
RAFFEN : German Turkish
l. kapmak; (cabucak) ahp götürmek
(Schleppe usw.) kaldirmak, toplamak
(in Falten legen) elbiseyi kivirmak
(künstlerisch) drape etm. 2gler/kazan^ hirsi; tamahkärlik; acgözlülük; para kaygisi
gierig haris, tamahkär, acgözlü
RAFFKE : German Turkish
m F yeni zengin; sonradan görme; haci aga
zahn m (bes. bei Raubtieren) köpekdisi
RAFFLNADE : German Turkish
rafine seker
ation / beyaziatma, agartma
ement n rafinman, kurnazilk
erle / rafineri, tasfiyehane
esse / seytanhk; mit allen
n (z.B. Fahrrad) F süper-spesyal 21eren tasfiye (od. rafine) etm. °\\eri l. tasfiye edilmis; rafine
(durchtrieben) hilekär, dessas, kurnaz, seytan (gibi); piskin kürt; cok bilmis; takke kapici; Qierter, hinterhältiger Streich alicengiz oyunu; Qiert vorgehen seytana cank giydirmek
RAGE : German Turkish
F hiddet, gazap, kudurma, öfke;y-n in ^ bringen F b-ni fena halde öfkelendirmek
RAGEN : German Turkish
yükselmek; cikinti yapmak
RAGLANÄRMEL : German Turkish
m: mit
n kollan raglan olarak
RAGOUT : German Turkish
n yahni, basti
RAHE : German Turkish
naut. seren
RAHM : German Turkish
m kaymak, krema, sütbasi; ^ bilden kaymak ba^la-mak; den ^ abschöpfen (a.fig.) bsin kaymagini cikarmak
RAUH : German Turkish
l. (Ggs. glatt) düzgün olmayan; pürüzlü
(Hals) sesi kisik (od. boguk)
(Behandlung) sert, hasin, kati
(grob) kaba, terbiyesiz
(Haut) pürtüklü; pütür pütür
(See, Meer) dalgali, sert
(Klima) sert; die
e Wirklichkeit aci hakikat 9bank / kargin; büyük rende; küs-tere, pulanya ^bauz m; ^be^n n F kaba adam; yontul-mamis herif
RAUHEIT : German Turkish
l. sertlik
siddet, keskinlik
kabalik;fenamua-mele
kisiklik, bogukluk
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani