Ottoman Turkish
AVLAK : Ottoman Turkish
yun. Dere. Vadi, su cedveli
AVLE : Ottoman Turkish
Bağırma, feryat
AVN : Ottoman Turkish
Yardım. İmdâd. * Mededkâr. Yardım eden. Yardımcı. Zahir
AVN : Ottoman Turkish
yardım
AVN-I İLÂHÎ : Ottoman Turkish
Cenab-ı Hakk'ın yardımı
AVNİYE : Ottoman Turkish
Serasker Hüseyin Avni Paşa tarafından ilk olarak, daha sonra da Sultan Mecid ve Sultan Aziz zamanında giyilen kolsuz asker kaputu. * Bir nevi yağmurluk
AVNÎ : Ottoman Turkish
Yardıma âit, yardıma dâir
AVR : Ottoman Turkish
Bir kimseyi kör etme. * A'ver kılma. Bir şeyi alıp götürmek. * Telef etme. * Gözsüzlük
AVRA : Ottoman Turkish
Şaşı. Kör kadın. Tek gözlü. * Mc: Kör fikir. * Çirkin ve kabih söz. * Sâdece dünyayı düşünüp âhireti unutan
AVRAT : Ottoman Turkish
(Averât) (Avret. C.) Kadınlar. * Gizli yerler. * Mahrem zamanlar
AVRET : Ottoman Turkish
"Eksik. Gedik. Gizlenmesi lâzım gelen şey. Dinen örtülmesi vâcib olan âzâ, ud yeri. Utanılacak ve hayâ edilecek şey. Erkeklerde göbek ile diz kapağı arasındaki kısım. * Kadın. Zevce. Nikâhlı. * Gece uykuya yatacağı vakit ve seherden evvel uykudan kalkılacak saate de şeriat örfünde ""avret"" denir. Öğlen ve öğle uykusu zamanına da kezâ aynı isim verilmiştir. (Çünkü o anlarda uyku ve sair sebepler dolayısıyle insan açık saçık bulunabilir. İzinsiz, haber vermeden, kimse, başkasının yanına bu vakitlerde girmemesi İslâm âdâbından ve Kur'ân emirlerindendir.) * Siper. Hududda pusu yeri. Harpte zarar gelecek yer. (Bak: Tesettür)"
AVRET : Ottoman Turkish
gizlenmesi gereken şey
AVRUPA : Ottoman Turkish
Dünyadaki kıtalardan biri.(Avrupa ikidir. Birisi, İsevilik din-i hakikisinden aldığı feyz ile hayat-ı içtimaiye-i beşeriyeye nâfi sanatları ve adalet ve hakkaniyete hizmet eden fünunları takip eden bu birinci Avrupaya hitap etmiyorum. Belki felsefe-i tabiiyyenin zulmetiyle, medeniyetin seyyiatını mehâsin zannederek, beşeri sefahete ve dalâlete sevkeden bozulmuş ikinci Avrupaya hitab ediyorum. L.)
AVRUPALILAŞMAK : Ottoman Turkish
Avrupalıların fikirlerini ve yaşayış tarzını benimsemek. Türkiye'de batılılaşma olarak kullanılmaktadır. Avrupa zamanımızda ilim ve teknikte ilerlemiş olmakla beraber inanışları, ahlâkları, felsefeleri ve yaşayış tarzı ile geri bir düşünüşü temsil eder. Avrupaya, batıya özenmek, eşkiyanın gasbettiği servetine özenmeğe benzer. Batının, mazlum milletleri ezmek için vasıta ve silah olarak kullandığı ilim ve tekniğe sahip olmak, İslâm'ın hakkıdır. İslâm dünyası ilim ve tekniğe sahip olmakla hem batının zulmüne son verecek, hem de bunu insanlığın hayrına, barış için ve insanlığın saadeti, mutluluğu için kullanacaktır. Amma batının hayat felsefesi insanlık için bir zehirdir ve onu reddeder. (Bak: Asrî)
AVRUPAPEREST : Ottoman Turkish
Avrupayı taparcasına seven
AVRUPAZÂDE : Ottoman Turkish
f. Avrupa'dan doğan. Avrupa te'siri ile olan. Avrupalıyı taklid eden
AVRUPAÎ : Ottoman Turkish
Avrupalılara ait ve onlarla alâkalı Avrupalılar gibi
AVUKAT : Ottoman Turkish
Mahkemede ücret mukabilinde taraflardan birinin müdafaasını ve davasını üzerine alan hukukçu. * Mc: Müdafaaya muktedir, çeneli, cerbezeli
AVUNMAK : Ottoman Turkish
t. Oyalanmak, kendi kendini eğlendirmek. * İnek vs. nin gebe kalması
AVVA : Ottoman Turkish
Bir yıldız kümesi
AVVAC : Ottoman Turkish
Fildişi satan. Fildişi işçisi
AVZ : Ottoman Turkish
(Avez) (İyâz, meaz, meâze) Sığınma. Sığınak. Melce. Sığınacak yer
AVZEN : Ottoman Turkish
(Zenav) (Kürdçe) Suların biriktiği yer. Havuz, göl
AVZEN : Ottoman Turkish
havuz, göl
AVÂİK : Ottoman Turkish
maniler, engeller
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani