Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
AVÂLİM : Ottoman Turkish

âlemler, dünyalar

AVÂRE : Ottoman Turkish

işsiz, şaşkın, başıboş

AVÂRIZ : Ottoman Turkish

arızalar, aksaklıklar, noksanlıklar

AVŞİN : Ottoman Turkish

f. Kekik otu

AY : Ottoman Turkish

(Bak: Ayât)

AYAL : Ottoman Turkish

(Bak: Iyal)

AYAN : Ottoman Turkish

(İyân) Aşikâr. Belli. Herkesin bilebileceği ve görebileceği. * Çiftçi âletlerinden olan saban okunun bileziği

AYAR : Ottoman Turkish

Altın ve gümüşten yapılmış şeylerin saflık ve hafiflik derecesi. *Saadete, mutluluğa doğru gitme

AYAR-DAN : Ottoman Turkish

f. Ölçüden anlar, değerbilir

AYASOFYA : Ottoman Turkish

şimdi müze olan önemli bir cami

AYASTAFANOS : Ottoman Turkish

İstanbul'da Yeşilköy semtinin eski adı

AYASTAFANOS MUAHEDESİ : Ottoman Turkish

"3 Mart 1878 Rusya ile Osmanlılar arasında ilk olarak yapılan bir anlaşmadır. (28 Safer 1295) Tarihte buna ""Ayastafanos Mukaddemat-ı Sulhiyesi"" denir. Anlaşma maddeleri tatbik edilememiştir."

AYB : Ottoman Turkish

Kusur. Leke. Utandıracak hal

AYB : Ottoman Turkish

ayıp, utanılacak kusur

AYB-CÛ : Ottoman Turkish

f. İnsanın ayıplarını araştıran, herkesin ayıbını, noksanını meydana çıkarmak isteyen

AYB-GÛ : Ottoman Turkish

Fitneci, fitnekâr, dedikoducu

AYB-GÛYÎ : Ottoman Turkish

f. Dedikoduculuk

AYB-NÂK : Ottoman Turkish

f. Noksan, kusurlu

AYB-I HÂDİS : Ottoman Turkish

Huk: Satılan eşya müşteri elinde iken ârız olan ayıb. (Müşterinin satın aldığı kumaşı kesip biçmesiyle meydana gelen hâl gibi)

AYBE : Ottoman Turkish

(C.: İyâb) Heybe, deri çanta

AYC : Ottoman Turkish

Razı olmamak. * Tasdik edip inanmamak. * Menfaatlenmemek, faydalanmamak

AYDAN : Ottoman Turkish

(Uvd. C.) Uzun hurma ağaçları

AYDANE : Ottoman Turkish

Uzun hurma ağacı

AYDE : Ottoman Turkish

Yaramaz huylu

AYDIN : Ottoman Turkish

"Aydınlık. * Açık, âşikâr, açıkça görünen. * Mübârek, mesut. Bilgili, okumuş, görgülü.Bugün bazı çevrelerde batı ilim ve felsefesini tahsil edip benimseyenlere de ""aydın"" denilmektedir. Aklı gözüne inmiş, yani herşeyi maddi ölçülerle yorumlamaya alışmış, kalbi maddeci felsefe ile kararmış insana aydın demek yanlıştır. Böylelerine ""zulmetli münevver"" yani kalbi ve aklı kararmış okumuşlar demek daha doğru olur."