Ottoman Turkish
Lİ-AYNİHÎ : Ottoman Turkish
Kendisi ile bir. Aynı ile. * Allah tarafından emrolunan bir şeydeki güzellik, ya li-aynihi bir hüsündür veya li-gayrihi bir hüsündür. Ya kendi zatındaki bir güzellikten dolayı hasendir veya başkasında sabit bir güzellikten dolayı bir hasendir. Meselâ: Biz iman ile me'muruz. İmandaki hüsn, bir hüsn-ü zâtidir. Bu hüsün başkasından alınmış değildir. Öyle ise iman bizâtihi hasen olan bir durumdur. Biz cihad ile de me'muruz. Cihad hadd-i zatında insanları tazib, beldeleri tahribe sebeb olacağı için li-zatihi güzel değildir. Belki dini ihyaya, İslâm yurdunu muhafazaya vesile olduğu için güzeldir. Binaenaleyh cihad li-aynihi değil, li-gayrihi güzeldir, hasen'dir. (Ist.Fık.K.)
Lİ-AYNİHÎ HARAM : Ottoman Turkish
Fık: Aslında herkes için haram olan şey
Lİ-EB : Ottoman Turkish
Baba bir (kardeşler)
Lİ-EBEVEYN : Ottoman Turkish
Ana ve babaları bir olan kardeşler
Lİ-ECL-İL-MASLAHA : Ottoman Turkish
İş icabı, maslahat için
Lİ-ECL-İT-TAHSİL : Ottoman Turkish
Okumak için, tahsil yapmak için
Lİ-ECLİ : Ottoman Turkish
için, meram ve maksadı ile
Lİ-ECLİLLAH : Ottoman Turkish
Allah için, Allah rızası için. Allah rızası dairesinde
Lİ-KAİLİHÎ : Ottoman Turkish
Söz söyleyenin
Lİ-KÜLLİ : Ottoman Turkish
Hepsi. Tamamı. Hepsi için
Lİ-MASLAHATİN : Ottoman Turkish
Maslahat için. İş icâbı
Lİ-MÜELLİFİHÎ : Ottoman Turkish
Müellifi tarafından, yazarı tarafından
Lİ-SEBEBİN : Ottoman Turkish
Bir sebebe mebni olarak. Bir sebepten dolayı
Lİ-VECHİLLAH : Ottoman Turkish
Allah için. Allah nâmına, Allah aşkına.(Allah için işleyiniz, Allah için görüşünüz, Allah için çalışınız, Lillâh, Livechillâh, Lieclillâh rızâsı dâiresinde hareket ediniz, o zaman sizin ömrünüzün dakikaları, seneler hükmüne geçer. L.)
Lİ-ZALİK : Ottoman Turkish
Bundan dolayı. Bundan ötürü
Lİ-ZATİHÎ : Ottoman Turkish
Kendisi. Bizzat. Kendiliğinden
Lİ-ÜM : Ottoman Turkish
Ana bir (kardeşler)
Lİ-ÜMMİN : Ottoman Turkish
Ana cihetinden
LİAB : Ottoman Turkish
(Bak: Lüâb)
LİAM : Ottoman Turkish
(Leim. C.) Alçak, aşağılık ve zelil kimseler. Pinti ve cimri insanlar
LİAME : Ottoman Turkish
(C.: Liem-Lüum) Kadın gömleği
LİAN : Ottoman Turkish
Lânetleşmek. İki kişinin birbirini lânetlemesi. * Fık: Zevc ile zevcenin hâkim huzurunda şer'i usulüne uygun olarak dörder defa şahitlikte bulunduktan sonra, nefislerine lânet ve gadab okumak suretiyle olan yeminleri. Buna: Mülâene, telâun, iltiân da denir
LİAYNİHÎ : Ottoman Turkish
kendisiyle
LİB'E : Ottoman Turkish
(C: Libâ) Ağuz denilen koyu süt. (Her dişi davar doğurduğunda önce olur.)
LİBA' : Ottoman Turkish
Hayvan doğurduktan sonra gelen süt. Avuz (Ağuz)
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani