Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
AYNİYYET : Ottoman Turkish

Bir şey veya şahsın aynı veya kendisi olması

AYR : Ottoman Turkish

(C.: A'yâr) Eşek, himar. * Medine-i Münevvere yakınında bir dağ. * Uzun demir mıh

AYS : Ottoman Turkish

Cimâ etmek. * Meni denilen su

AYSE : Ottoman Turkish

Yumuşak yer

AYSELE : Ottoman Turkish

Gözsüz, a'mâ, kör

AYSUM : Ottoman Turkish

Filin dişisi. * Sırtlan. * Büyük deve. * Süsen çiçeği

AYT : Ottoman Turkish

Uzun boyunlu

AYTA' : Ottoman Turkish

Uzun boyunlu kadın. * Uzun boyunlu dişi deve

AYTEL : Ottoman Turkish

Uzun boyunlu

AYTEMÛS : Ottoman Turkish

(C.: Atâmıs) Bütün vücut organları yerli yerince ve tam olarak yaratılmış olan

AYYAB : Ottoman Turkish

Kusur görücü, ayıb gören

AYYAN : Ottoman Turkish

Yorgun. Bitkin. * Ne yapacağını bilmeyen

AYYAR : Ottoman Turkish

Hırsız. Hileci, dolandırıcı, hilebaz, dessas. * Zeki, kurnaz

AYYARÎ : Ottoman Turkish

f. Dolandırıcılık, hilecilik

AYYAŞ : Ottoman Turkish

Haram içki içen. şarhoş

AYYİL : Ottoman Turkish

(C.: İyâl) Nafakası lâzım olan kişi.AYYUK
Samanyolunun dâima sağ tarafında olan çok parlak ve uzak bir yıldızın ismi. * Mc: Gökyüzünün pek yüksek yeri

AYYUK : Ottoman Turkish

gökyüzünün pek yüksek yeri

AYYÂŞ : Ottoman Turkish

haram içkileri çok içen

AYZAN : Ottoman Turkish

Yaban eşeğinin erkeği

AYZEMÛR : Ottoman Turkish

Yük taşıyamıyan büyük ve yaşlı deve

AYÂ : Ottoman Turkish

Tedavisi mümkün değil, iyileştirilmez. * Kabiliyetsiz, kudretsiz

AYÂN : Ottoman Turkish

elli, açık seçik

AYÂNEN : Ottoman Turkish

açıkça, besbelli

AYÂNISÂBİTE : Ottoman Turkish

varlıkların ilâhî ilimde ezelden beri bulunan hakikatları

AYIKLANMA : Ottoman Turkish

"t. (Biyolojide) Çevre şartlarına en iyi uyabilen canlıların hayatta kalıp çoğaldığı, uyamıyanların öldüğü ve nesillerinin yok olduğu, böylece canlılardan tabii bir tekâmül (evrim) meydana geldiğini savunanların ileri sürdüğü bir tâbirdir. Ayıklanma ile tekâmül görüşü tabiatta herşeyin tesadüfle meydana geldiği peşin hükmüne dayanır. Hayatı ve kâinatı tesadüfle açıklamak hem ilmi, hem aklı inkârdan başka birşey değildir. Canlıların bulunduğu çevre şartlarına göre cihazlarla donatılması; onların Hâlık'larının, Rab'lerinin sonsuz merhametini, ilmini ve iradesini gösteren inkâr edilemez delilleridir. Bunlar kör tesadüfün, şuursuz maddenin işleri değildir ve olamaz. Dünyaya bir yavru getiren annenin memelerinden süt gelmesi ve yavrunun kimseden öğrenmeden memeyi arayıp süt emmesini başarması tesadüf mü, yoksa Allah'ın sonsuz merhameti, ilmi ve iradesini göstermez mi? Bunu zerre kadar aklı olan anlamaz mı?"