Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
AZALİL : Ottoman Turkish

(Uzlûle. C.) Yanlışlar, yanılmalar. Doğru olmayanlar

AZAM : Ottoman Turkish

(C: Azamât) Kin, husûmet, adâvet, garaz, fena niyet. * Öfke, hiddet. * Kıskançlık

AZAME : Ottoman Turkish

Eskiden, büyük görünmesi için kadınların bağladıkları arkalık

AZAMET : Ottoman Turkish

Büyüklük. Cenab-ı Hakk'ın büyüklüğü. * Kibirlilik.(Beşerin zihni ve fikri Cenab-ı Hakk'ın azametine bir mikyas, kemalâtına bir mizan, evsafının muhakemesine bir vasıta bulmak vüs'atinde değildir. Ancak cemî masnuatından ve mecmu asarından ve bütün ef'âlinden tahassül ve tecelli eden bir vecihle bakılabilir. Evet zerre, mir'ât olur, fakat mikyas olamaz. Bu meselelerden tebârüz ettiği vechile Cenab-ı Hakk'ın mümkinata kıyas edilmesi ve mümkinatın onun şuunâtına mikyas yapılması en büyük cehâlet ve hamakattır. İ.İ.)

AZAMET : Ottoman Turkish

üyüklük

AZAMET-FÜRÛŞ : Ottoman Turkish

Kibirlenen. Büyük görünmek isteyen

AZAMİM : Ottoman Turkish

(Izmâme. C.) Desteler, kümeler, topluluklar, zümreler

AZAMÛT : Ottoman Turkish

(Mübalâğa sigası ile) Azamet. Kibriya. Allah'a mahsus olan büyüklük

AZAN : Ottoman Turkish

(Üzn. C.) Kulaklar

AZAR : Ottoman Turkish

f. İncitme. Tâzib. Kırılma. Tekdir. Zulüm. Ukubet

AZAR-DİDE : Ottoman Turkish

f. Zulüm görmüş. Küskün

AZAR-MEND : Ottoman Turkish

f. İncitilmiş, zulmedilmiş

AZAR-MENDÎ : Ottoman Turkish

f. İncitilmiş, kırılmış olma

AZAR-RESİDE : Ottoman Turkish

f. Zulüm görmüş, kırılmış, incitilmiş

AZARENDE : Ottoman Turkish

f. Azarlıyan, tekdir eden. * Kalb kıran, inciten

AZARİŞ : Ottoman Turkish

f. İncitme, kalb kırma

AZARR : Ottoman Turkish

(Zarar. dan) Çok zararlı

AZARÎ : Ottoman Turkish

f. Muzırlık. Küfürbazlık. * Fenalık görmüş, kalbi kırılmış, incitilmiş olma

AZAYE : Ottoman Turkish

(C.: Izâ-Izâyâ) Kertenkele

AZAZ : Ottoman Turkish

Bir tek lokma

AZAZİL : Ottoman Turkish

Şeytan. (İblisin bir adı) Şerlerin temsilcisi

AZB : Ottoman Turkish

Tatlı, lâtif, hoş ve şirin olan yiyilecek ve içilecek şey. * Fazla susuzluktan yemek yemeği terketme. * Men'etme. * Feragat

AZBA' : Ottoman Turkish

(Zab'. C.) Kolun yukarı kısmı, dirseğin üst tarafı

AZBE : Ottoman Turkish

(C.: Uzeb-Azebât) Su içinde olan çerçöp. * Her bir şeyin ucu, tarafı

AZBU : Ottoman Turkish

(Zebu. C.) Sırtlanlar