Ottoman Turkish
AZMEN : Ottoman Turkish
Pek fazla şeyler içine alabilen. * En çok güvenilen
AZMEND : Ottoman Turkish
f. Haris, açgözlü, tamahkâr, cimri
AZMÎ : Ottoman Turkish
Kemikli, kemikten yapılmış
AZMÛDE : Ottoman Turkish
f. Tecrübe etmiş olan. Tecrübeli. * Tecrübe olunmuş, denenmiş
AZMÛDEGÎ : Ottoman Turkish
f. Tecrübe, deneme, imtihan
AZMÛN : Ottoman Turkish
f. Tecrübe, deneme, imtihan
AZOİK : Ottoman Turkish
En eski jeolojik zaman. * İçinde fosil bulunmayan toprak
AZR : Ottoman Turkish
Sünnet etmek
AZRA : Ottoman Turkish
Medine-i Münevvere'nin bir ismi. * Sevgili. Mahbûbe. * Delinmemiş inci. * Üzerinde yürünmemiş kum. Kız olan kız. * Hz. Meryem'in bir vasfı
AZRAİL : Ottoman Turkish
"Ölüm meleği. Dört büyük melekten biridir, ölenlerin ruhlarını almak görevi vardır. Diğer bir ismi de ""melek-ül mevt: Ölüm meleği""dir. Yeryüzünde hayatın var olması, insanın yaratılışı tesadüfle açıklanamıyacağı gibi, ölüm de tesadüfle açıklanamaz. Hayatı yaratan ölümü de yaratmıştır. Hayat gibi ölüm de bir rahmettir. Ölüm, meşakkatli dünya hayatından terhis olma ve ebedî âleme yolculuktur. İnanmıyanların ölümden çok korkmaları ve hatırlarına getirmekten ürkmeleri bundandır. Azrail (A.S.) müslümana göre ebediyet âlemine yolculuğun dâvetçisi; hastalık, kaza vs. sebepler, ölüm için bahane ve sebeplerdir. Azrail (A.S.) bu sebeplerin arkasında görevini yerine getirir.(Azrail Aleyhisselâm Cenâb-ı Hakk'a münâcât edip demiş: ""Kabz-ı ervah vazifesinde senin ibâdın benden küsecekler, şekvâ edecekler."" Ona cevaben denilmiş: ""Senin vazifene hastalıkları ve musibetleri perde yapacağım; tâ ibâdımın şekvaları onlara gitsin, sana gelmesin."" Aynen bu perdeler gibi Azrail Aleyhisselâm'ın vazifesi de bir perdedir. Tâ haksız şekvâlar Cenâb-ı Hakk'a gitmesin. Çünkü; ölümdeki hikmet ve rahmet ve güzellik ve maslahat cihetini herkes göremez. Zâhire bakıp itiraz eder, şekvaya başlar. İşte bu haksız şekvâlar Rahim-i Mutlaka gitmemek hikmetiyle Azrail Aleyhisselâm perde olmuş. Aynen bunun gibi bütün meleklerin, belki bütün esbab-ı zâhiriyenin vazifeleri, izzet-i rububiyetin perdeleridir. Tâ güzellikleri görünmeyen ve hikmetleri bilinmeyen şeylerde kudret-i İlâhiyenin izzeti ve kudsiyeti ve rahmetinin ihatası muhafaza edilsin, itiraza hedef olmasın ve hasis ve ehemmiyetsiz ve merhametsiz şeyler ile kudretin mübaşereti nazar-ı zâhirîde görünmesin. Ş.)"
AZRAR : Ottoman Turkish
(Zarar. C.) Zararlar, ziyanlar, kayıplar
AZREC : Ottoman Turkish
Seri, hafif nesne. Vâhid, tek
AZREF : Ottoman Turkish
Çok zarif. Zariflerin zarifi. * Çok zeki
AZREF-İ ZÜREFÂ : Ottoman Turkish
Zariflerin zarifi
AZRENG : Ottoman Turkish
f. Çok üzüntü, meşakkat, eziyet. * Son derece sert ve katı
AZRÂİL : Ottoman Turkish
can almakla görevli melek
AZUR : Ottoman Turkish
(Azver) f. Açgözlü. Hırslı. Tamahkâr. Cimri. Hasis
AZURDE : Ottoman Turkish
(Bak: Azürde)
AZV : Ottoman Turkish
İftira. Birisine bir şey isnad etme. Nisbet etme
AZV-İ CİNNET : Ottoman Turkish
Delilik isnadı
AZVA : Ottoman Turkish
(Zav ve Zû. C.) Parıltılar, ışıklar, aydınlıklar
AZVER : Ottoman Turkish
(Bak: Azûr)
AZVİYAT : Ottoman Turkish
(Azv. C.) Yalanlar, iftiralar
AZY : Ottoman Turkish
Bir kimseyi bir kimseye veya bir şeye nisbet etme
AZYAK : Ottoman Turkish
Daha dar, en dar
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani