Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
AĞSAN : Ottoman Turkish

dallar

AĞTABAKA : Ottoman Turkish

Tıb: Görme sinirlerinin göz yuvarlağı içinde dağılmasından meydana gelen zar

AĞUŞ : Ottoman Turkish

kucak

AĞYÂR : Ottoman Turkish

aşkalar, yabancılar

AĞIL (AĞL) : Ottoman Turkish

Koyun, keçi vesair hayvanlara mahsus üstü açık, etrafı çit veya çalı çırpı ile çevrilmiş yer, mandıra

AĞIT : Ottoman Turkish

Mersiye. Ölen kimse için söylenen ve onu öven ve üzüntüyü anlatan şiir. Ölen için ağlama. (Müslümanlıkta ölenin arkasından aşırı ağlayıp dövünme iyi değildir.)

: Ottoman Turkish

f. Muharrem ayında pişirilen aşure. * Yemek, taam

AŞ-HANE : Ottoman Turkish

f. Aşevi, mutfak

AŞ-KÂRE : Ottoman Turkish

f. Aşçı

AŞ-PEZ : Ottoman Turkish

f. Ahçı, aşçı

AŞA : Ottoman Turkish

(C.: Aşâ-Aşvâ) Gece gözlerin görmeyip gündüz görmesi

AŞABE : Ottoman Turkish

Yaş otun çok olması

AŞAİR : Ottoman Turkish

(Aşiret. C.) Aşiretler. Kabileler

AŞAK : Ottoman Turkish

Sarmaşık

AŞAM : Ottoman Turkish

f. Yiyecek ve içecek. * İçen, içici manasına birleşik kelimeler yapılır

AŞAMİDENÎ : Ottoman Turkish

f. İçilebilen veya yenilebilen

AŞAVET : Ottoman Turkish

Gündüz görüp, gece görmeyen ve tavukkarası adı verilen göz hastalığı

AŞAYA : Ottoman Turkish

(Aşi. C.) Akşamlar, mağribler

AŞB : Ottoman Turkish

(C.: A'şâb) Yaş ot

AŞEBE : Ottoman Turkish

Zayıflığından gövdesi kurumuş olan yaşlı kimse. * Büyük azı dişi. * Küçük adam

AŞEM : Ottoman Turkish

Kuru ekmek

AŞEME : Ottoman Turkish

Kuru ekmek parçası. * Büyük azı dişi

AŞEN : Ottoman Turkish

Her nesnenin aslı ve kökü. * Sözü kendi kanaatine göre söylemek

AŞENNET : Ottoman Turkish

(C.: Aşânit) Yaramaz huylu kimse

AŞENZER : Ottoman Turkish

Katı, sağlam nesne