Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
AŞTÎ-SÂZ : Ottoman Turkish

f. Sulhsever, sulh taraftarı. Barışsever, barışçı

AŞTÎ-SÂZÎ : Ottoman Turkish

f. Barışseverlik, sulhseverlik

AŞU : Ottoman Turkish

Kör olmak. Görmemek. * Mc: Görmemezlikten gelmek

AŞUG : Ottoman Turkish

f. Bilinmiyen, meçhul, yabancı. * Serseri

AŞUM : Ottoman Turkish

Bir ot cinsi

AŞURE : Ottoman Turkish

(Aşurâ) Arabi aylardan olan Muharrem ayının onuncu günü. Aynı günde çeşitli hububat ve kuruyemişler katılarak yapılan tatlı

AŞV : Ottoman Turkish

Kasdetmek

AŞVA' : Ottoman Turkish

Geceleyin gözü görmeyen kadın veya kız. * Önüne bakmayıp her ne olursa basan deve

AŞVE : Ottoman Turkish

Akşam karanlığı. * Akşam yemeği

AŞVEZ : Ottoman Turkish

(C.: Aşâviz) Sağlam yer. * Sağlam ve geçirimsiz yerlerde oluşan göl. * Sağlam, kuvvetli deve. * Çok et

AŞY : Ottoman Turkish

Akşam yemeği

AŞYAN : Ottoman Turkish

Akşam yemeği yiyen kişi

AŞYERE : Ottoman Turkish

Dayanmak. Sürçmek

AŞZAN : Ottoman Turkish

Ayağı kesilmiş gibi emekleyerek yürümek

AŞÂİR : Ottoman Turkish

aşiretler, oymaklar

AŞÎK : Ottoman Turkish

Fazla âşık, çok tutkun

AŞÎRET : Ottoman Turkish

kabile, oymak

AŞÎRÂT : Ottoman Turkish

aşireler, onda birler

AŞÛB : Ottoman Turkish

f. Karıştırıcı, karıştıran mânalarına gelir ve birleşik kelimeler yapılır

AŞÛB-ENGİZ : Ottoman Turkish

f. Karışıklığa medar olan, kargaşalığa sebebiyet veren

AŞÛB-GÂH : Ottoman Turkish

f. Gürültülü patırtılı yer. Kargaşalık ve karışıklık yeri

AŞÜFTE : Ottoman Turkish

f. Sevgiden kendinden geçen. Çıldırırcasına seven. * İffetsiz kadın

AŞÜFTE-DİL : Ottoman Turkish

f. Gönlü perişan olmuş

AŞÜFTE-DİMAĞ : Ottoman Turkish

f. Aklı perişan

AŞI : Ottoman Turkish

Birşeyden alınıp diğer birşeye aktarılan madde. * Çeşitli tehlikeli hastalıkların önünü almak için aşılanan madde. * Yabani veya cinsi âdi bir ağaca, cinsine yakın diğer iyi bir ağaçtan vurulan kalem veya yaprak aşısı