Ottoman Turkish
BARBAKAN : Ottoman Turkish
Fr. Emniyetle ateş etmek için sur duvarlarında açılan dar mazgal deliği. Kale kapılarının savunması için yapılan tahkimat
BARBAR : Ottoman Turkish
Lât. Eski Yunan, Roma ve daha sonra Hristiyanlara göre kendi kavimleri dışında kalan herkes. * Vahşi, ilkel
BARBARLIK : Ottoman Turkish
Medeniyetsizlik, vahşilik
BARBAROS : Ottoman Turkish
Hayreddin Paşa: (Mi:
1546) Tarihin en büyük Denizcisi Hayreddin Paşa, kardeşleri ile İslâm âlemini birleştirmek, tek bir bayrak altında muhteşem imparatorluğumuzun himayesinde toplamak için çalıştı. Sonunda müstakil devleti ile, Osmanlı Devletine iltihak etti. Kaptan-ı Derya olarak Akdenizi bir göl halinde devlete kazandırdı. Preveze'de, Haçlı donanmasını perişan etti. Dinin hayırlı evlâdı Hayreddin Paşa bir korsan değil, din yolunda muharebe eden mücâhid gazi idi... Beşiktaş'taki evinde vefat etti ve oradaki türbesine defnedildi
BARBUT ALTINI : Ottoman Turkish
Tanzimattan önce Osmanlılarda kullanılan bir çeşit altın sikke. Yüzlük Mecidiye altını kıymetinde ve ayarında, iki kırat ağırlığında idi
BARE : Ottoman Turkish
f. At. * Zülf. * Kal'a, kale. * Def'a, kerre
BAREKALLAH : Ottoman Turkish
Allah mübarek etti. Allah mübarek etsin. Hayırlı ve bereketli olsun
BAREKTE : Ottoman Turkish
Sen mübarek ve bereketli eyledin (meâlinde dua)
BAREM : Ottoman Turkish
Fr. Devlet memurlarının aylıklarını tasnif ve tanzim eden, miktarlarını gösteren sistem veya cetvel
BARENDE : Ottoman Turkish
f. Yağdıran, yağdırıcı
BARGAM : Ottoman Turkish
Levreğe benzer bir cins balık
BARGİR : Ottoman Turkish
Yük taşıyan. * Beygir
BARGÂH : Ottoman Turkish
f. İzinle girilecek yer. Padişah divanhanesi. * Huzur-u Rabb-il Âlemin. Dua edilen yer
BARHA : Ottoman Turkish
f. Def'alarca, zaman zaman, sık sık, devamlı olarak
BARİ : Ottoman Turkish
f. Hususu ile. Hele. Hiç olmazsa. Bir def'a
BARİ' : Ottoman Turkish
Tam üstün. Mükemmel
BARİA : Ottoman Turkish
Yakınlarından üstün vasıflı. Emsalinden üstün. Tam ve mükemmel
BARİD : Ottoman Turkish
Soğuk, bürudetli. * Mc: Hoş olmayan
BARİDANE : Ottoman Turkish
f. Soğukça
BARİH : Ottoman Turkish
(C.: Bevârih) Samyeli adı verilen sıcak ve şiddetli bir çeşit rüzgâr
BARİHA : Ottoman Turkish
Dünkü gece, evvelki günün gecesi. * Dünkü gün, dün
BARİK : Ottoman Turkish
Şimşek. Işık. Şimşekli bulut. Yıldırım parıltısı
BARİK-BÎN : Ottoman Turkish
f. İnce gören, dikkatle inceleyen, bir şeyi iyice gözden geçiren
BARİK-NÜMA : Ottoman Turkish
f. Işıklı. Parlak
BARİKAT : Ottoman Turkish
Fr. Bir yolu kapamak üzere, ele geçirilen her türlü eşyadan faydalanılarak meydana getirilen engel
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani