Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
BASARÎ : Ottoman Turkish

(Basar. dan) Görüşle ilgili olan, görmeye ait

BASARIK : Ottoman Turkish

Çulha tezgâhının ayaklığı. * Piyano ayaklığı gibi çifte ayaklık

BASBASA : Ottoman Turkish

Dalkavukların nefret edilecek hâlleri, tabasbusları, yaltaklanması. * Köpeğin, kuyruğunu sallayarak sokulması

BASİ' : Ottoman Turkish

(C.: Busu') Ter

BASİA : Ottoman Turkish

Çok kırmızı dudak

BASİK : Ottoman Turkish

Gövde damarı. (Dirsek içinde bulunan üç damarın aşağısında olandır.)

BASİKA : Ottoman Turkish

Su ile tamamen dolu olan kuyu

BASİL : Ottoman Turkish

Kahraman, cesur, yiğit kimse. * Fena, sert, kırıcı, kötü söz. * Haram olan şey. * Güzel olmayan, çirkin kimse

BASİLE : Ottoman Turkish

Bir nevi soğan. Bir soğan çeşidi

BASİM : Ottoman Turkish

(Besm. den) Güleryüzlü, şen kimse

BASİNE : Ottoman Turkish

Ekincilerin sabanı. * Sanat ehlinin âletleri. * Kaba çuval

BASİR : Ottoman Turkish

Basiret sâhibi ve anlayışlı olan. Hakikatları anlayan. En iyi ve en çok anlayışlı. Kalb gözü ile gören. * İt, köpek, kelp

BASİRANE : Ottoman Turkish

f. Görerek. Bilerek. Basiret sahibine yakışır halde

BASİRET : Ottoman Turkish

Hakikatı kalbiyle hissedip anlama. Kalbde eşyanın hakikatlarını bilen kuvve-i kudsiyye. Ferâset. İm'ân-ı dikkat. * İbret alınacak hidâyet sebepleri. Beyyine. Hüccet. * Bir evin iki tarafının arası. * Yer üstündeki kan. (Bak: Süveydâ-i kalb)

BASİRET-İ KALB : Ottoman Turkish

Gönül uyanıklığı. Kalb basireti

BASİRET-KÂR : Ottoman Turkish

f. Basiretli, ferâsetli, önceden gören

BASİRET-KÂRÎ : Ottoman Turkish

Basiretlilik, önceden görmeklik

BASİT : Ottoman Turkish

Kıymetsiz. * Geniş * Yaygın olan. * Mücerred ve münferid olup, mürekkeb ve müellef olmayan. * Neş'eli. Güleryüzlü. Düz, arızasız, engelsiz. * Edb: Aruz vezinlerinden biri

BASİT : Ottoman Turkish

sade, düz, bölünmez

BASİT KESİR : Ottoman Turkish

Sûreti (payı), mahrecinden (paydasından) küçük kesir. 2/5 gibi

BASİTA : Ottoman Turkish

Uzak yer

BASİTE : Ottoman Turkish

Yükseklik ölçen yayvan güneş saati. * Döşeme minder. * Düz yer

BASİTÂNE : Ottoman Turkish

asitçe

BASKÜL : Ottoman Turkish

Fr. Büyük ağırlıkları, küçük bir ağırlık yardımıyla tartmayı sağlamak üzere birkaç kaldıracın uygun bir tarzda birleştirilmesiyle meydana getirilmiş âlet

BASKI : Ottoman Turkish

t. Basıp sıkacak, tazyik edecek şey. Sıkı tazyik. * Basan, ağırlık veren şey. * Kalıp, damga. * Bir eserin yeni basılışlarının her seferi. * Bir basmanın bir def'ada basılan miktarının tamamı. Meselâ: Bu lügatın baskısı
000 dir