Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
BASKIN : Ottoman Turkish

t. Ağır, sakil. * Basıp geçen, galip, üstün. * Ansızın, birdenbire hücum

BASRA : Ottoman Turkish

"Yumuşak küfki taşı. (Bu sebepten Basra şehri, ""Basra"" diye isimlendirilmiştir.)"

BASRİYYUN : Ottoman Turkish

Milâdi
yy. da Basra'da yaşamış lisaniyat âlimlerinden bir grup

BAST : Ottoman Turkish

"Genişlemek, açmak, yaymak. * Bir şeye el uzatmak. * Sevindirmek. * Bir mecliste haya sebebiyle olan sıkılmanın gitmesiyle açılmak. * Özür kabul etmek. * Kaplamak. * Tas: Allahın cemâl tecellisiyle kalbin sükûn ve huzur içinde ferahlaması. (Mukabili: ""Kabz""dır.)(... Teellümât-ı ruhaniye ise; sabra, mücahedeye alıştırmak için Rabbani bir kamçıdır. Çünki emn ve ye'sin vartasına düşmemek hikmetiyle havf ve reca müvazenesinde sabır ve şükürde bulunmak için kabz-bast haletleri, Celâl ve Cemâl tecellisinden intibah ehline gelmesi, ehl-i hakikatça medar-ı terakki bir düstur-u meşhurdur. K.L.)"

BAST : Ottoman Turkish

yayma, açma

BAST FÎ MAKAM-İL-KALB : Ottoman Turkish

Nefis makamında ricâ mesabesindedir. Lütuf ve rahmeti, kurb ve ünsü kabule işarettir

BAST-I DÂVÂ : Ottoman Turkish

Dâvâ açma

BAST-I MAKAL : Ottoman Turkish

Söz açma

BAST-I MUKADDEMAT : Ottoman Turkish

Asıl maksada girmeden önce bir şeyler söyleme

BAST-I YED : Ottoman Turkish

Elini bir şeye uzatmak. * Mc: Tasallut ve istilâ manasındadır

BAST-I ZAMAN : Ottoman Turkish

"Az zamanda çok uzun bir zaman yaşamış olmak.(Bu hakikata işareten Leyle-i Kadir gibi bir tek gece seksen küsur seneden ibaret olan bin ay hükmünde olduğunu nass-ı Kur'ân gösteriyor. Hem bu hakikata işaret eden ehl-i velâyet ve hakikat beyninde bir düstur-u muhakkak olan ""bast-ı zaman"" sırrı ile çok seneler hükmünde olan birkaç dakikalık zaman-ı mirac, bu hakikatın vücudunu isbat eder ve bilfiil vukuunu gösteriyor. Mirâcın birkaç saat müddeti, binler seneler hükmünde vüs'atı ve ihâtası ve uzunluğu vardır. Çünkü o mirac yolu ile, beka âlemine girdi, beka âleminin birkaç dakikası, şu dünyanın binler senesini tazammun etmiştir. Hem şu hakikata bina edilen beyn-el evliyâ kesretle vuku bulmuş olan bast-ı zaman hâdiseleridir. Bâzı evliya bir dakikada bir günlük işi görmüş. Bâzıları bir saatte bir sene vazifesini yapmış. Bazıları bir dakikada bir hatme-i Kur'âniyeyi okumuş olduklarını rivâyet edip ihbar ediyorlar. Böyle ehl-i hak ve sıdk, bilerek kizbe elbette tenezzül etmezler. Hem o derece hadsiz ve kesretli bir tevatürle bast-ı zaman hakikatını aynen müşâhede ettikleri medar-ı şüphe olamaz. Şu bast-ı zaman herkesçe musaddak bir nevi rüyada görünüyor. Bazan bir dakikada insanın gördüğü rüyayı, geçirdiği ahvali, konuştuğu sözleri, gördüğü lezzetleri veya çektiği elemleri görmek için yakaza âleminde bir gün, belki günler lâzımdır. L.)"

BAST-I ÖZÜR ETMEK : Ottoman Turkish

Bir hata işleyerek başkalarına da nümune olmak, aynı hatayı işlemelerine zemin hazırlamak

BASTÂN : Ottoman Turkish

f. Tarih. * Mazi, geçmiş zaman. * Eski

BASTÂN-ŞİNÂS : Ottoman Turkish

f. Geçmiş zaman, tarih

BASTIZAMAN : Ottoman Turkish

zamanın genişlemesi, az zamanda normalden fazla yaşama

BASÎR : Ottoman Turkish

her şeyi gören Allah

BASÎRET : Ottoman Turkish

ileri görüş, kuvvetli seziş

BASÎRÂNE : Ottoman Turkish

görerek

BASÜBADELMEVT : Ottoman Turkish

ölemden sonra diriliş

BASIK : Ottoman Turkish

Eli açık. Cömert. Dolup taşan

BASIKA : Ottoman Turkish

Beyaz ve sâfi bulut. * Âfet, dâhiye. * Makbul bir cins sarı hurma

BASIM : Ottoman Turkish

(Uydurma bir kelimedir) Matbaacılık. Tab'etme sanatı

BASIN : Ottoman Turkish

"Uydurma bir kelime olup ""matbuat"" yerine kullanılır. Gazete, mecmua gibi belli zamanlarda çıkan matbuatın hepsi."

BASINÇ : Ottoman Turkish

(Bak: Tazyik)

BATAET : Ottoman Turkish

Tenbellik, yavaşlık. Ağırlık