Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
BAZİGÛŞ : Ottoman Turkish

f. Lâtifeci, şakacı, şen kimse

BAZİH : Ottoman Turkish

Büyük. Âli. Yüce

BAZİHANE : Ottoman Turkish

f. Oyun yeri, eğlence yeri

BAZİL : Ottoman Turkish

(Bezil. den) Bol bol veren, dağıtan. Cömert

BAZİLE : Ottoman Turkish

Tıb: Göğüs veya karnın içinde husule gelen gaz veya su şişlerinin mahfazasını delmeye mahsus ve boru içinde mahfuz bir mil

BAZİR : Ottoman Turkish

Ekici, eken.* Dedikodu yapan, laf taşıyan. Geveze

BAZİRGÂN : Ottoman Turkish

Eskiden Musevi tüccarlar hakkında kullanılan bir tabirdi

BAZMANDE : Ottoman Turkish

f. Kafasız, ahmak, kabiliyetsiz. * Durmuş, geri kalmış

BAZOKA : Ottoman Turkish

(Bazuka) Tanklara karşı kullanılan bir çeşit silâhtır. Soba borusuna benzer, omuza konarak nişan alınıp ateşlenir

BAZPES : Ottoman Turkish

f. Tekrar, yeniden. * Geri

BAZIA : Ottoman Turkish

Tıb: Derisi kopmak üzere olan yara

BAZIK : Ottoman Turkish

Zeki. Anlayışlı. * Üzümün sıkılmış suyu

BAÎD : Ottoman Turkish

uzak, ırak

BAÛDA : Ottoman Turkish

(Baûza) Sivrisinek. Sinek

BAÛDA : Ottoman Turkish

sivrisinek

BAĞ : Ottoman Turkish

f. Büyük bahçe. Bostan. * Üzüm asmaları bulunan yer. * Üzüm asması

BAĞ-ÇE : Ottoman Turkish

Küçük bağ, bahçe

BAĞDADÎ : Ottoman Turkish

Bağdad şehrine mensub. Bağdad ahalisinden olan. Bağdadlı. * Dar, ensiz tahta pervazlarından yapılmış ve üstü sıvanmış bölme veya tavan

BAĞİSTAN : Ottoman Turkish

f. Bağlık ve bahçelik yer

BAĞİSTÂN : Ottoman Turkish

ağlık bahçelik yerler

BAĞY : Ottoman Turkish

azgınlık

BAŞ : Ottoman Turkish

t. Reis, birinci, evvel. Başlıca, en mühim

BAŞALTI : Ottoman Turkish

t. Gemilerin baş tarafında tayfa ve er koğuşları. * Yağlı güreşlerde baş'ın altındaki derece

BAŞAM : Ottoman Turkish

f. Perde, örtü

BAŞAME : Ottoman Turkish

f. Kadınların örtündükleri yaşmak. Tülbent, başörtüsü