Ottoman Turkish
BE-HEM : Ottoman Turkish
f. Hep. Beraber. Toplu. Bir yerde. Hep bir yere. (Bak: Bâhem)
BE-HÜKM : Ottoman Turkish
Hükmiyle, hükmünce
BE-KAVL : Ottoman Turkish
f. Sözüne göre, dediğine göre
BE-KEF : Ottoman Turkish
f. Elde, avuçta olan
BE-LEB : Ottoman Turkish
f. Dudakta
BE-NAM : Ottoman Turkish
f. Meşhur. Namlı. Mütemayiz. Seçkin. Mâlum bir isimle tesmiye edilen
BE-SER : Ottoman Turkish
f. Baş üzerine
BE-SER Ü PÂ : Ottoman Turkish
f. Baştan ayağa
BE-SER Ü ÇEŞM : Ottoman Turkish
f. Başgöz üstüne
BE-TAHSİS : Ottoman Turkish
Hele, hususiyle
BE-TEKRAR : Ottoman Turkish
f. Tekrar ile
BE-ZİYARET : Ottoman Turkish
(Berâ-yı ziyâret) Ziyaret için. Ziyaret maksadı ile
BE-ŞART-I ANKİ : Ottoman Turkish
f. Bu şartla ki. Şu şartla ki
BEBAN : Ottoman Turkish
Tarz, yol, üslup, metod
BEBGA : Ottoman Turkish
Papağan
BEBR : Ottoman Turkish
f. Kaplana benzer, ondan daha büyükçe ve pek yırtıcı bir canavar ki, Hindistanda ve Afrikada bulunur. Saldırdığı zaman derisindeki tüyleri kabarıp korkunç bir manzara arzeder. Arslanı bile korkutur bir hayvandır
BECA' : Ottoman Turkish
Geniş, bol
BECAYİŞ : Ottoman Turkish
f. Değişme. Trampa. Birini verip ötekini alma
BECAYİŞ-İ MEKÂNÎ : Ottoman Turkish
f. Yer değiştirme. Mekân değişikliği
BECBAC : Ottoman Turkish
Semiz, besili. * Zayıf kimse
BECBECE : Ottoman Turkish
Çocuk avutmak için yapılan tuhaf hareketler, gürültü
BECC : Ottoman Turkish
Yarmak. * Vurmak
BECE : Ottoman Turkish
Çıban, arpacık, sivilce
BECEL : Ottoman Turkish
Şaşma, tuhafına gitme. * Yalan, iftira
BECER : Ottoman Turkish
Göbeğin çıkıp şişmesi. * Suyu içip kanmayan koyun
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani