Ottoman Turkish
AD : Ottoman Turkish
Hud aleyhisselâmın kavmi
ADA : Ottoman Turkish
Etrafı su ile çevrili kara parçası. * Etrafı yollarla çevrili arsa ve binalar takımı
ADAHİ : Ottoman Turkish
(Udhiye. C.) Kurbanlar
ADAHİK : Ottoman Turkish
(Udhuke. C.) Şakalar, gülünç şeyler
ADAK : Ottoman Turkish
Nezredilen şey. (Bak: Nezr)
ADAKK : Ottoman Turkish
İnce, dakik
ADAL : Ottoman Turkish
Gümüşü az olan para
ADALAT : Ottoman Turkish
(Adale. C.) Adaleler
ADALE : Ottoman Turkish
Tıb: Bedenin hareketini icra eden ve birbirinden, ince bir perde ile ayrılan sinirli et kısımlarından her biri. Hepsine birden et (Lahm) tâbir edilir
ADALE : Ottoman Turkish
kas
ADALET : Ottoman Turkish
"Zulüm etmemek. Herkese hakkını vermek ve lâyık olduğu muâmeleyi yapmak. Mahkeme. Hak kanunlarına uygunluk. Haksızları terbiye etmek. İnsaf. Mâdelet. Dâd. Cenab-ı Hakk'ın emrini emrettiği şekilde tatbik etmek. Suçluya Allah'ın emrini icra etmek.(Adâlet iki şıktır. Biri mübet, diğeri menfidir. Müsbet ise; hak sahibine hakkını vermektir. Şu kısım adâlet; bu dünyada bedahet derecesinde ihâtası vardır. Çünkü her şeyin istidat lisaniyle ve ihtiyac-ı fıtrî lisaniyle ve ıztırar lisaniyle Fâtır-ı Zülcelâl'den istediği bütün matlubatını ve vücut ve hayatına lâzım olan bütün hukukunu mahsus mizanlarla, muayyen ölçülerle bilmüşahede veriyor. Demek adâletin şu kısmı, vücut ve hayat derecesinde kat'i vardır. İkinci kısım menfidir ki: Haksızları terbiye etmektir. Yâni, haksızların hakkını, tâzib ve tecziye ile veriyor. Şu şık ise; çendan tamamiyle şu dünyada tezahür etmiyor. Fakat, o hakikatın vücudunu ihsas edecek bir surette hadsiz işarat ve emarat vardır. Ezcümle: Kavm-i Âd ve Semud'dan tut, tâ şu zamanın mütemerrid kavimlerine kadar gelen sille-i te'dib ve tâziyâne-i ta'zib, gayet âli bir adâletin hükümran olduğunu hads-i kat'i ile gösteriyor. S.) (Bak: Fâtih Sultan Mehmed)"
ADALET : Ottoman Turkish
hak sahibine hakkını vermek, doğruluk
ADALETKÂR : Ottoman Turkish
f. Adaletli, insaflı, adalet sahibi
ADALETNAME : Ottoman Turkish
mahkemeye davet yazısı
ADALETPENAH : Ottoman Turkish
f. Adâletli
ADALETPERVER : Ottoman Turkish
adaletsever
ADALETULLAH : Ottoman Turkish
Allahın adaleti
ADALL : Ottoman Turkish
Çok sapık, çok dalâlette
ADALL : Ottoman Turkish
iyice sapıtmış
ADAM : Ottoman Turkish
İnsan. * Erkek kişi. * Birinin tarafını tutan kimse. * İyi ve terbiyeli yetişmiş insan
ADAMET : Ottoman Turkish
Ahmaklık, akılsızlık
ADAN : Ottoman Turkish
Deniz kenarı
ADAPTASYON : Ottoman Turkish
Fr. Tatbik etme işi. Bir şeyin bir başkasına göre ayarlanması. Bir canlının, yaşadığı muhite uyması işi. * Yabancı dilde yazılmış bir eseri yerli adlar ile ve yerli hayata uydurarak çevirme
ADAPTE : Ottoman Turkish
Fr. Adaptasyonu yapılmış, tamamlanmış
ADARR : Ottoman Turkish
En zararlı
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani