Ottoman Turkish
BEHİC : Ottoman Turkish
Güleryüzlü. Güzel. Şen. Şâduman olan
BEHİCE : Ottoman Turkish
Şen, güzel. Güler yüzlü kadın
BEHİM : Ottoman Turkish
Düz siyah şey. * Alacasız hayvan. * Dik, pürüzsüz ses
BEHİME : Ottoman Turkish
(Bak: Behim)
BEHİMİYYET : Ottoman Turkish
Hayvanlık, canlı olmakla beraber akılsız oluş
BEHİMİYÂT : Ottoman Turkish
hayvansı varlıklar
BEHİMÂT : Ottoman Turkish
Hayvanlar
BEHİMÂT : Ottoman Turkish
hayvanlar
BEHİMÎ : Ottoman Turkish
Hayvanca, hayvana mahsus ve müteallik. Hayvanlık
BEHİMÎ : Ottoman Turkish
hayvanca
BEHİN : Ottoman Turkish
(Bak: Bihin)BEHİR(E)
Nefesi sıkışıp çok soluyan kimse. Nefesdarlığı olan. * Göğüsdarlığı hastalığı sebebiyle solumaktan yol yürüyemiyen kimse
BEHİTE : Ottoman Turkish
İftira etmek. * Kabile ismi
BEHİYE : Ottoman Turkish
Güzel
BEHİYE : Ottoman Turkish
güzel
BEHİŞT : Ottoman Turkish
f. Cennet. Ahirette iyi kulların gideceği mükâfat yeri. Adn. Firdevs
BEHİŞT : Ottoman Turkish
cennet
BEHİŞT-HIRÂM : Ottoman Turkish
f. Cennete gitmiş
BEHİŞT-İ GINÂ : Ottoman Turkish
Cenab-ı Hak'tan başka hiç kimseye minnet etmeden hâsıl olan saadet, cennet. Gına ve istiğnânın cenneti
BEHİŞT-NİŞİN : Ottoman Turkish
f. Cennette oturan
BEHİŞT-ZÂR : Ottoman Turkish
f. Cennet gibi yer
BEHİŞTÎ : Ottoman Turkish
f. Behiştle ilgili, cennetlik
BEHKELE : Ottoman Turkish
Nârin vücutlu kız, sevgili
BEHKEN(E) : Ottoman Turkish
Nârin güzel ve gösterişli vücudu olan kimse
BEHKEŞE : Ottoman Turkish
Emir ve işde çabukluk, bir işi acele yapma
BEHL : Ottoman Turkish
"Az şey; az su. * Lânet, nefret, istememe."
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani