Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
BEKTÂŞÎLİK : Ottoman Turkish

Hacı Bektaşı velînin kurduğu tarikat

BEKÂ : Ottoman Turkish

devamlılık, kalıcılık, sonsuzluk

BEKÂR : Ottoman Turkish

Hiç evlenmemiş, zevcesi olmayan adam. * Taşralı olup, büyük bir şehirde bir işle meşgul olarak, ailesiz yaşayan adam. (Bak: Tecerrüd, Mücahede)

BEKÂRET : Ottoman Turkish

Kızlık. Erkek görmemiş kızın hali

BEKÂYA : Ottoman Turkish

geriye kalanlar

BEKÂÂLÛD : Ottoman Turkish

kalıcılıkla karışık

BEKÛRİYYET : Ottoman Turkish

İlk evlâtlık

BEKÛRÎ : Ottoman Turkish

İlk evlat, ilk doğan çocuk

BEKÜSİSTE : Ottoman Turkish

f. Kopuk, kopmuş. Düşük, düşmüş. Gevşek, çözük

BEL : Ottoman Turkish

t. Geminin orta kısmı. * Bedenin ortası. Göğüs ile karnın arası. * Yüksek dağın iki zirvesi arasındaki kavisli kısmı veya alçakça olan geçit ve boğazı

BEL' : Ottoman Turkish

Yutma. Emme. * Belirsiz etme. Ortadan kaldırma

BEL' : Ottoman Turkish

yutma, ortadan kaldırma

BEL'-İ LOKMA : Ottoman Turkish

Lokmanın yutulması

BEL'AK : Ottoman Turkish

Yaşlı, zayıf. * Bir hurma cinsi

BEL'AM : Ottoman Turkish

Terbiyesiz, açgözlü, obur. * Hz. Musa (A.S.) hakkında, yalan ve fena söyleyerek Beni-İsrail'i kandıran Bel'am bin Baura adında birinin adı

BEL'AME : Ottoman Turkish

Yutmak

BEL'AS : Ottoman Turkish

Büyük karınlı dişi deve

BELA : Ottoman Turkish

"Evet. (Nefiyden sonra isbat için söylenir.) Meselâ: Kur'ân-ı Kerim'de mezkûr; Cenab-ı Hakkın ruhlara karşı, ""Ben Azîmüşşan sizin rabbiniz değil miyim?"" diye sorduğunda, ruhlar $ Yâni: ""Evet sen bizim Rabbimizsin"" dediler. (Bak: Bezm-i Elest) * Farsçada ""Belî"" diye söylenir."

BELA-ZEDE : Ottoman Turkish

f. Belaya uğramış, başına musibet gelmiş olan

BELABİL : Ottoman Turkish

(Belbâl
Belbele. C.) Vesveseler. Kederler. Tasalar. * (Bülbül. C.) Bülbüller. Andelibler

BELAD(E) : Ottoman Turkish

Kötü kimse. Müzevir, günahkâr. Fena ve kötü şey

BELADET : Ottoman Turkish

Ahmaklık, sersemlik, kalınkafalılık. Budalalık

BELADİR : Ottoman Turkish

f. Kadınların kullandıkları altun, gümüş, zümrüt, yakut, elmas gibi süs eşyası. * Belâyı def etmek için verilen sadaka

BELAH : Ottoman Turkish

Büyüklenmek, kibir

BELAHA : Ottoman Turkish

Yetişmemiş hurma koruğu. * Kurumak, yebs. * Yormak