Ottoman Turkish
BERASİN : Ottoman Turkish
(Bürsün. C.) Yırtıcı hayvanların pençeleri
BERAT : Ottoman Turkish
Nişân. Rütbe. İmtiyaz ve taltif için verilen resmi kâğıt
BERAT GECESİ : Ottoman Turkish
"Arabi Şâban ayının onbeşinci gecesi. Şâban ayı mübarek şuhur-u selâseden (üç aylardan) olup, onbeşinci gecesi mahlûkatın rızıklarına, ömürlerine, amellerine dâir taraf-ı İlâhîden meleklere tâlimat verildiği hususunda rivâyât-ı sahiha vardır.(Bu gelen gece olan ""Leyle-i Berât"" bütün senede bir kudsî çekirdek hükmünde ve mukadderât-ı beşeriyenin programı nev'inden olması cihetiyle ""Leyle-i Kadr""in kudsiyetindedir. Herbir hasenenin Leyle-i Kadirde otuzbin olduğu gibi, bu Leyle-i Beratta herbir amel-i salihin ve herbir harf-i Kur'anın sevabı, yirmibine çıkar. Sair vakitte on ise, şuhur-u selâsede yüze ve bine çıkar. Ve bu kudsî leyâli-i meşhûrede, onbinler yirmibin veya otuzbinlere çıkar. Bu geceler elli senelik bir ibadet hükmüne geçebilir. Onun için elden geldiği kadar Kur'anla ve istiğfar ve salâvatla meşgul olmak büyük bir kârdır. Ş.)"
BERAT-I CİBAYET : Ottoman Turkish
Vergi, icâre ve resim gibi vakfa veyahut da hazineye ait olan paraları toplamak salâhiyetini veren vesika
BERAT-I HÜMAYUN : Ottoman Turkish
Padişahlara mahsus ferman
BERATİL : Ottoman Turkish
(Birtîl. C.) Hediyeler, rüşvetler
BERAVERDE : Ottoman Turkish
f. İltimas ile korunarak ileri çekilmiş adam. * Seçilmiş, ayrılmış şey. * Yükseğe kaldırılmış
BERAYA : Ottoman Turkish
(Beriye. C.) Halk. Bütün mahlûkat. * Halkın kılıç kullanabilenleri ve vergi hârici tutulan müslüman kısmı
BERAZ : Ottoman Turkish
Az olan şey, kalil
BERAZİK : Ottoman Turkish
Bölük, cemaat
BERAŞ : Ottoman Turkish
Ekseri yüzde olan küçük kara noktalar
BERBAD : Ottoman Turkish
f. Harap. Kötü. Virâne. Bozuk. Perişan. Telef ve helâk olmuş
BERBAR(E) : Ottoman Turkish
f. Evin dam kısmında bulunan oda. * Çardak. * Kemeriye. * Tahtaboş. Damın düz bir kısmı ki, en çok çamaşır sermeye yarar ve çinko ile döşelidir
BERBEKAN : Ottoman Turkish
Arapların giydiği bir elbise cinsi
BERBER : Ottoman Turkish
f. Tıraş eden, saç kesen. * Afrika'nın kuzeyindeki bir kavim
BERBERE : Ottoman Turkish
Kızgınlık ânında söylenip çağırmak bağırmak
BERBÂD : Ottoman Turkish
harap, pis, fena, kirli
BERCED : Ottoman Turkish
Kalın kilim. * Halı
BERCESTE : Ottoman Turkish
f. Sağlam ve lâtif. * Seçme. * Edb: Zahmetsizce hatıra geliveren ve fakat çok kıymetli olan söz
BERCESTE : Ottoman Turkish
seçme, iyi mısra
BERCİS : Ottoman Turkish
Müşteri denilen gezegen. * Bol sütü olan deve
BERD : Ottoman Turkish
Soğuk. Soğukluk. Soğutmak. Noksan hararet. * Ölmek. * Soğuk su ile gusletmek. * Uyumak. * Sabit olmak. * Zayıf olmak. * Bir şeyi eğelemek. * Sürme çekmek. * Söğmek. * Tutya, çinko. (L.R.)
BERD : Ottoman Turkish
soğuk
BERD-İ BEYZÂ : Ottoman Turkish
(Bak: Nâr-ı beyzâ)
BERD-ÜL ACÛZ : Ottoman Turkish
Kocakarı soğuğu. (Rûmi şubatın 26'sında başlar ve 7 gün şiddetle devâm eder.)
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani