Ottoman Turkish
BERDAHT : Ottoman Turkish
f. Pürüzünü giderme. Pürüzsüz yapma. * Cilâlama, parlatma. * Düzleme, düzeltme
BERDAR : Ottoman Turkish
f. Asılmış, yukarı kaldırılmış.* Tutucu. İtaat edici ve ettirici. * Meyveli. Meyve verici olan
BERDAŞTE : Ottoman Turkish
f. Yükseğe kaldırılmış, yukarı çıkarılmış
BERDE : Ottoman Turkish
Tıb: Mide dolgunluğu
BERDEC : Ottoman Turkish
Sürmek. (Farisîden muarrebtir)
BERDEGİ : Ottoman Turkish
f. Esirlik, esaret, kölelik
BERDENG : Ottoman Turkish
f. Çöl ortasında yer alan küçük dağ ve tepe
BERDEVAM : Ottoman Turkish
f. Devam üzere. Devamlı sürüp giden
BERDEVAM : Ottoman Turkish
devam eden, sürüp giden
BERDİ : Ottoman Turkish
Hasır yapımında kullanılan bir ot cinsi
BERDİS : Ottoman Turkish
Habis kişi, pis kimse
BERDİYY : Ottoman Turkish
Suriye'de bulunan iki nehrin, bir köyün ve Hicaz'da da bir dağın adı
BERE : Ottoman Turkish
f. Kuzu. Koyun yavrusu
BERE'TE : Ottoman Turkish
Sen yarattın (meâlinde fiil). (Bak: Ber')
BERED : Ottoman Turkish
Daha ziyade fırtınalı havalarda yağan dolu
BEREDE : Ottoman Turkish
Dolu. * Çok yemekten midenin dolması
BEREHMEN : Ottoman Turkish
(Berhemen) f. Puta tapan. Ateşperestlerin bilginleri ile puta tapan kimselerin papazları
BEREHNE : Ottoman Turkish
f. Çıplak
BEREHNEGÎ : Ottoman Turkish
f. Çıplaklık
BEREHREHE : Ottoman Turkish
Güzel, nâzik kadın
BEREKET : Ottoman Turkish
"Bolluk. Çokluk. Feyiz. Cenab-ı Hakk'ın lütfu, ihsanı. Uğurluluk. Meymenet, saadet.(.. Kanaat-ı kat'iye verecek derecede tecrübeler vardır ki: Nasıl çocukların aczlerine binâen rahmet tarafından rızıkları hârika bir sûrette memeler musluklarından gönderiliyor ve akıttırılıyor... Öyle de, mâsumiyet kesbeden imanlı ihtiyarların rızıkları da, bereket sûretinde gönderiliyor. Hem bir hânenin bereket direği, o hanedeki ihtiyarlar olduğu; hem bir hâneyi belâlardan muhafaza edici, içindeki beli bükülmüş mâsum ihtiyarlar ve ihtiyareler bulunduğu, Hadis-i Şerifin bir parçası olan $ yani: ""Beli bükülmüş ihtiyarlarınız olmasaydı, belâlar sel gibi üzerinize dökülecekti."" diye ferman etmekle, bu hakikatı isbat ediyor. L.)"
BEREKET : Ottoman Turkish
olluk, çokluk, feyiz
BEREKÂT : Ottoman Turkish
(Bereket. C.) Bereketler. Bolluklar
BEREKÂT : Ottoman Turkish
ereketler
BEREM : Ottoman Turkish
f. Asma ve kabak çardağı. * Üzüm çubuklarının altına konulan çatal şeklindeki ağaç. Herek
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani