Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
BESMELEKEŞ : Ottoman Turkish

esmele çeken

BESNE : Ottoman Turkish

Yumuşak yer

BESNİYYE : Ottoman Turkish

Alçak ve yumuşak yerde biten buğday. * Şam diyarında belli bir yerde yetişen buğdaya da derler

BESR : Ottoman Turkish

Çok, kesir

BESRİK : Ottoman Turkish

(Bisrik) Hafif ve hızlı yürüyüşlü bir cins hecin devesi

BESS : Ottoman Turkish

Parça parça olmak, dağılıp serpilmek

BESSAM : Ottoman Turkish

Güler yüzlü olan adam. Çok gülen kimse

BİNA-DİL : Ottoman Turkish

f. Basiretli. Kalbi hakikatı kavrayan

BİNA-YI MECHUL : Ottoman Turkish

"Fiilde fâilin, öznenin meçhul olması hâli. Meselâ: ""Yazmak"" fiilinin binâ-yı meçhulü olan ""yazıldı"" kelimesinde olduğu gibi. Fiilde fâilin belli olması hâlinde de ""binâ-yı malûm"" denir. ""Nuri yazdı"" gibi."

BİNABERİN : Ottoman Turkish

f. Bunun üzerine, bu sebebe binâen, bundan dolayı

BİNAENALEYH : Ottoman Turkish

undan dolayı, bunun üzerine

BİNAGUŞ : Ottoman Turkish

f. Kulak tozu. * Kulak memesi

BİNAVEND : Ottoman Turkish

f. Mâni, engel

BİNBAŞI : Ottoman Turkish

"Ask: Bin kişiye yakın olan bir tabur askere kumanda eden subay; yarbayın bir alt, yüzbaşının bir üst derecesidir."

BİNC : Ottoman Turkish

Her nesnenin aslı ve kökü

BİNCİŞK : Ottoman Turkish

f. Şerçe kuşu

BİNEFSİHİ : Ottoman Turkish

Bizzat, kendisi, kendisi ile

BİNEFSİHİ : Ottoman Turkish

kendisiyle

BİNEK : Ottoman Turkish

f. Gözbebeği, hadeka

BİNENDE : Ottoman Turkish

f. Görücü, gören. * Tedbirli, ilerisini düşünen, akıllı

BİNEVEND : Ottoman Turkish

f. Mâni, engel

BİNİŞ : Ottoman Turkish

f. Basiret, görüş, görme kabiliyeti. * Mülâkat

BİNNEFS : Ottoman Turkish

nefsiyle

BİNNETİCE : Ottoman Turkish

Neticede, netice olarak

BİNNETİCE : Ottoman Turkish

neticeyle