Ottoman Turkish
Ottoman Turkish
CENÂB : Ottoman Turkish
saygı sözü
CENÂBET : Ottoman Turkish
cünüp
CENÂH : Ottoman Turkish
kanat
CENÂHEYN : Ottoman Turkish
iki kanat
CENÂN : Ottoman Turkish
cennetler
CENÎ : Ottoman Turkish
Devşirilmiş, koparılmış olan. Meyve toplanması ve alınması
CENÛB : Ottoman Turkish
güney
CENÛBÎ : Ottoman Turkish
güneydeki
CEPHANE : Ottoman Turkish
(Aslı: Cebehane'dir) Barut vesair yanıcı maddelerin konulup, muhafaza edildiği yer. * Yanıcı maddeler levazımı
CER : Ottoman Turkish
f. Yarık, çatlak
CER' : Ottoman Turkish
Suyu yudumlayarak içme
DİBBÎC : Ottoman Turkish
Bir, ehad
DİBBÎH : Ottoman Turkish
Bir, ehad
DİBG : Ottoman Turkish
Dibâgat etmek. Arınıp pâk olmak
DİBL : Ottoman Turkish
Belâ ve zahmet
DİBR : Ottoman Turkish
Çokluk
DİBRE : Ottoman Turkish
Çokluk
DİBS (DİBİS) : Ottoman Turkish
Pekmez. Hurma pekmezi. Bal. * Çok cemaat
DİBSA' (DEBSÂ) : Ottoman Turkish
Dişi çekirge
DİBÂCE : Ottoman Turkish
önsöz, başlangıç
DİCAC : Ottoman Turkish
Ummanda yetişen büyük bir dikenli ağacın suyudur ve sabun gibi kiri izâle eder
DİDA' : Ottoman Turkish
Devenin şiddetle yelmesi ve sıçraması. * Ay sonu
DİDAKTİK : Ottoman Turkish
yun. Mevzuu, hikmet ve nasihattan ibaret olan söz. Öğretici
DİDAR : Ottoman Turkish
f. Mülâkat, görüş. * Görünme. * Yüz. Çehre. * Görüş kuvveti, göz. * Açık, meydanda
DİDAR : Ottoman Turkish
göz, görme, görünme
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani