Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
FASÎL : Ottoman Turkish

(C: Fisâl-Fuslân) * Hâkim. * Kale duvarından kısa duvar. * Deve yavrusu

FASÎLE : Ottoman Turkish

(C.: Fesâil) Anababa, ebeveyn, âile. * Familya, bir cinsten olan bitkilerin hepsi

FASÎS : Ottoman Turkish

Seyelan etmek, akmak

FASIL : Ottoman Turkish

mevsim, bölüm

FAT'E : Ottoman Turkish

Vurmak. * Yarmak. * Cimâ etmek. * Yere vurmak

HADÎS-İ MÜRSEL : Ottoman Turkish

Peygamberimiz'den (A.S.M.) işitildiği bildirilen hadis-i şerif

HADÎS-İ MÜTEVATİR : Ottoman Turkish

"Kizb üzerine ittifakları aklen tecviz olunmayan cemaatlerin birbirinden ve ilk cemaatin de bizzat Hazret-i Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâmdan rivâyet ettiği Hadis-i şeriftir. (İlm-i yakîni ifade eder. ""Bu hadis-i şerif Peygamber'den (A.S.M.) sâdır olmuş mu?"" demeğe imkân kalmaz)."

HADÎS-İ SAHÎH : Ottoman Turkish

Hakkında şüphe edilemiyen ve doğru senetlere ve râvilere isnad edilerek müsbet olarak kat'i bilinen hadis-i nebevidir

HADÎS-İ ŞEYHEYN : Ottoman Turkish

En muteber ve büyük hadis âlimlerinden İmam-ı Buharî ve İmam-ı Müslim'den rivayet edilen hadis-i şerif

HADÎSİBİLMÂNÂ : Ottoman Turkish

anlam bakımından doğru hadîs

HADÎSİKUDSÎ : Ottoman Turkish

mânâsı ilâhî sözü peygamberî olan hadîs

HADÎSİŞERÎF : Ottoman Turkish

Peygamberimizin şerefli sözü

HADI' : Ottoman Turkish

Alçaltıcı. * Gönül alçaklığı ve huzu ile muttasıf

HADIL : Ottoman Turkish

Yumuşak taze ot. * Islanmış, nemlenmiş

HADIM AĞASI : Ottoman Turkish

(Bak: Hâdim ağası)

HADINE : Ottoman Turkish

Süt nine

HADIR : Ottoman Turkish

Tembel, uyuşuk, uyumuş

HADIYD : Ottoman Turkish

(Hazîz) Oturaklı, mütemekkin, yer. * Dağ eteği. Zir. Alçak yer. * Koz: Ayın veya başka bir seyyarenin mahreki üzerinde dünyaya en yakın bir mesafede bulunan nokta. Dünya ile diğer seyyarelerin güneşin merkezinden en uzak oldukları bir nokta

HADŞ : Ottoman Turkish

Kaşımak. * Tırmalamak

HADŞE : Ottoman Turkish

(C.: Hadeşât) Vesvese, kuruntu, merak, ye's, üzüntü, hüzün

HADŞE-AVER : Ottoman Turkish

f. Rahatsızlık veren, insanı sıkıntıya koyan

HADŞE-İ DERUN : Ottoman Turkish

İç sıkıntısı, gönül üzüntüsü

HADŞE-NİSAR : Ottoman Turkish

f. Merak veren, vesvese

HAFA : Ottoman Turkish

Berdi denilen otun beyaz ve yaş olan kökü

HAFA (HAFÂYE) : Ottoman Turkish

Çok yürümekten adamın ayağının ve davarın tırnağının aşınması