Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
TEŞEHHUT : Ottoman Turkish

Maktulün kan içinde yuvarlanması

TEŞEHHÜD : Ottoman Turkish

"Şehadet getirmek. * Namazdaki şehadet miktarı oturmak ve ""Et-tahiyyât"" okumak."

TEŞEHHÜD : Ottoman Turkish

şehadet getirme, namazda oturma

TEŞEKKİ : Ottoman Turkish

(C.: Teşekkiyât) Şekvada bulunma. Kötü ahvalini ihbar ile şikâyet etme

TEŞEKKİ : Ottoman Turkish

şikayet etme

TEŞEKKİYAT : Ottoman Turkish

şikayet etmeler

TEŞEKKÜK : Ottoman Turkish

şek ve şüphe etme

TEŞEKKÜK : Ottoman Turkish

kuşkulanma

TEŞEKKÜL : Ottoman Turkish

şekillenme. şekil alma. * Meydana gelme

TEŞEKKÜL : Ottoman Turkish

şekillenme, oluşma

TEŞEKKÜLÂT : Ottoman Turkish

(Teşekkül. C.) Teşekküller. şekillenmeler. * Kuruluşlar

TEŞEKKÜLÂT : Ottoman Turkish

şekillenmeler, oluşmalar

TEŞEKKÜLÂT-I ARZİYE : Ottoman Turkish

"Dünyanın ilk yaratılışı.( $Ey Arkadaş! Bu âyet, arzın semadan evvel yaratılmış olduğuna delâlet eder ve $ $ âyeti de semavatın arzdan evvel halkedildiğine dâlldir. Ve $ âyeti ise ikisinin bir maddeden beraber halkedilmiş ve sonra birbirinden ayırd edilmiş olduklarını gösteriyor. Şeriatın nakliyatına nazaran, Cenab-ı Hak bir cevhereyi, bir maddeyi yaratmıştır, sonra o maddeye tecelli etmekle bir kısmını buhar, bir kısmını da mâyi kılmıştır; sonra mâyi kısmı da, tecellisiyle tekâsüf edip köpük kesilmiştir; sonra arz veya yedi küre-i arziyeyi o köpükten halketmiştir. Bu itibarla, herbir arz için hava-i nesimiden bir sema hasıl olmuştur; sonra o madde-i buhariyeyi bastetmekle yedi kat semavatı tesviye edip yıldızları içine zer'etmiştir; ve o yıldızlar tohumuna müştemil olan semavat, in'ikad etmiş, vücuda gelmiştir.Hikmet-i cedidenin nazariyatı ise şu merkezdedir ki: Görmekte olduğumuz manzume-i şemsiye ile tâbir edilen güneşle ona bağlı yıldızlar cemaati, basit bir cevhere imiş; sonra bir nevi' buhara inkılâb etmiştir; sonra o buhardan, mâyi-i nâri hasıl olmuştur; sonra o mâyi-i nâri, bürudet ile tasallüb etmiş, yani katılaşmış; sonra şiddet-i hareketiyle bazı büyük parçalarını fırlatmıştır, o parçalar tekâsüf ederek seyyarat olmuşlardır; şu arz da onlardan biridir. Bu izahata tevfikan, şu iki meslek arasında mutabakat hasıl olabilir. Şöyle ki:""İkisi de birbirine bitişikti, sonra ayrı ettik."" mânasında olan $ nın ifadesine nazaran, manzume-i şemsiye ile arz, dest-i kudretin madde-i Esiriyeden yoğurmuş olduğu bir hamur şeklinde imiş. Madde-i Esiriye, mevcudata nazaran akıcı bir su gibi mevcudatın aralarına nüfuz etmiş bir maddedir. $ âyeti, şu madde-i Esiriyeye işarettir ki: Cenab-ı Hakk'ın Arş'ı, su hükmünde olan şu Esir maddesi üzerinde imiş. Esir maddesi yaratıldıktan sonra, Sâniin ilk icadlarının tecellisine merkez olmuştur. Yani Esiri halkettikten sonra, cevâhir-i ferd'e kalbetmiştir. Sonra bir kısmını kesif kılmıştır ve bu kesif kısımdan, meskûn olmak üzere yedi küre yaratmıştır. Arz, bunlardandır. İşte arzın, hepsinden evvel tekâsüf ve tasallüb etmekle acele kabuk bağlıyarak uzun zamanlardan beri menşe-i hayat olması itibariyle hilkat-i teşekkülü semavattan evveldir. Fakat arzın bastedilmesiyle nev'-i beşerin taayyüşüne elverişli bir vaziyete geldiği semavatın tesviye ve tanziminden sonra olduğu cihetle, hilkatı, semavattan sonra başlarsa da, bidayette, mebde'de ikisi beraber imişler. Binâen alâhâzâ, o üç âyetin aralarında bulunan zahirî muhalefet, bu üç cihetle mutabakata inkılâb eder. İ.İ.)"

TEŞEKKÜR : Ottoman Turkish

"Yapılan iyilikten memnun kalındığını bildirmek için söylenen şükür ifadesi. * Şükür etmek. * Birisine karşı ""Sağ ol, var ol, ömrüne bereket"" gibi söylenen minnet sözleri."

TEŞEKKÜR : Ottoman Turkish

şükretme

TEŞEKKÜRNÂME : Ottoman Turkish

teşekkür yazısı

TEŞEKKÜRÂT : Ottoman Turkish

(Teşekkür. C.) Teşekkürler

TEŞEKKÜRÂT : Ottoman Turkish

teşekkürler

TEŞELŞÜL : Ottoman Turkish

(C.: Teşelşülât) Suyun yüksek bir yerden aşağı şarıltı ile dökülmesi, çağlayan oluşturması. * Soğuk su banyosu yapma, duş yapma

TEŞEMMÜL : Ottoman Turkish

İhrama bürünme

TEŞEMMÜM : Ottoman Turkish

(şemm. den) Koklama

TEŞEMMÜR : Ottoman Turkish

İşe hazırlanma

TEŞEMMÜS : Ottoman Turkish

(Şems. den) Güneşleme, güneşe çıkma. * Güneş çarpması

TEŞEMMÜT : Ottoman Turkish

Hayırla ve bereketle duâ etmek

TEŞENNÜC : Ottoman Turkish

(Şenc. den) (C.: Teşennücât) Buruşuk olma, buruşma. * Adalelerin gerilip büzülmesi, kasılması. * Korkmak. * Titremek