Ottoman Turkish
TİREDİL : Ottoman Turkish
f. Fena kalbli, kalbi kara
TİREGUN : Ottoman Turkish
f. Bulanık renkli, kara renkli. Rengi bulanık
TİREGÎ : Ottoman Turkish
f. Karalık. Bulanıklık
TİRENDAZ : Ottoman Turkish
f. Ok atan, okçu
TİRERE'Y : Ottoman Turkish
(Tire-re'y) f. Tedbirsiz
TİREŞEB : Ottoman Turkish
f. Karanlık gece
TİRHAL : Ottoman Turkish
Yola çıkma, göç etme
TİRKEŞ : Ottoman Turkish
f. Okluk, ok kabı, sadak
TİRMİZÎ : Ottoman Turkish
(Bak: Kütüb-ü Sitte)
TİRYAK : Ottoman Turkish
Panzehir. Zehirlenme veya hastalıklardan hemen şifâ bulmağa vesile olan ilâç
TİRYAK : Ottoman Turkish
tesirli ilaç, panzehir
TİRYAKİ : Ottoman Turkish
Afyon kullanmağa alışmış, afyonkeş. * Keyif verici şeyler kullanmağa alışık olan. * Mc: Huysuz, aksi, titiz
TİRYAKİ : Ottoman Turkish
alışmış, tutkun
TİRYAKMİSAL : Ottoman Turkish
tiryak gibi
TİS'A : Ottoman Turkish
Dokuz.
TİS'A MİE : Ottoman Turkish
Dokuz yüz. 900
TİS'ÛN : Ottoman Turkish
(Tis'în) Doksan,
TİSHAN : Ottoman Turkish
(C.: Tesâhin) Çizme
TİSÂ : Ottoman Turkish
dokuz
TİYAKA : Ottoman Turkish
Cimaa pek ziyade düşkün olmak. * Şehvetin galip olması
TİYATRO : Ottoman Turkish
yun. Dram, komedi ve sair piyeslerin temsil edildiği yer. * Sahneye konulan oyun ve bu gibi temsilleri oynama san'atı.(İşte dans ve tiyatro gibi o zamanın lehviyatları ve kebairleri ve bid'aları birer câzibedarlık ile pervane gibi nefisperestleri etrafında toplar, sersem eder. Ş.) (Bak: Roman)
TİYESE : Ottoman Turkish
(Teys. C.) Erkek keçiler, tekeler
TİYFAK : Ottoman Turkish
Helâk olmak, mahvolmak
TİYNET : Ottoman Turkish
(Bak: Tıynet)
TİZ : Ottoman Turkish
f. Keskin. * Çabuk, tez. * Sık
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani