Ottoman Turkish
TUB'AN : Ottoman Turkish
Mühür mumu.TUBERTU
(Tu-ber-tu) Kat kat
TUBA : Ottoman Turkish
Ne hoş. Ne iyi. Her şeyin iyisi ve efdali. * İyilik, güzellik. Baht. * Cennette bulunan ve kökü göklerde dalları aşağıda olan ağaç ismi. * Çok berrak ve saf olan. * Saâdet. Hayır. Devlet
TUBA LE-KE : Ottoman Turkish
Ne mutlu sana, devlet ve saadet sana. Tuba sana
TUBA-İ HİLKAT : Ottoman Turkish
Hilkat ağacı, hilkat tubası. Kâinat, teşbih yapılarak tuba ağacına benzetilmiştir.(Tuba-i hilkatten semavat şıkkına hep kehkeşan ağsanınaBir Cemil-i Zülcelâl'in dest-i hikmetiyle takılmış pek güzel meyveleriz biz. M.)
TUBAHA : Ottoman Turkish
Çömlek. * Ağızdan çıkan köpük
TUBAL : Ottoman Turkish
Kızmış bakırdan ve kızmış demirden çekiçle vurulduğunda kopup dökülen parça
TUBALE : Ottoman Turkish
(C.: Tubâlât) Dişi koyun
TUBU : Ottoman Turkish
Bir nevi kene
TUBUL : Ottoman Turkish
(Tabl. C.) Davullar.TUDE
f. Yığın, küme
TUDE-BE-TUDE : Ottoman Turkish
Yığın yığın. Küme küme
TUF : Ottoman Turkish
f. Yankı. Akseden ses. Aks-i sada
TUFA : Ottoman Turkish
Sihir, efsun
TUFAHE (TAFÂHE) : Ottoman Turkish
Çömlek. * Her ne olursa olsun ağzına alan köpek. * Her nesnenin üzerine gelen
TUFAN : Ottoman Turkish
Çok şiddetli ve her tarafı kaplayan yağmur. * Nuh Peygamber (A.S.) zamanındaki büyük su baskını hâdisesi. (Hz. Nuh'un (A.S.) Cenab-ı Hak'tan aldığı emri kavmine tebliğ etmesi neticesinde kavminin ekserisi hürmetsizlik ve dinlememezlik yaptıklarından ve zulme başladıklarından, Cenab-ı Hakk'ın izni ile devamlı ve şiddetli yağmurla büyük su baskını oluyor ve Nuh Peygamber (A.S.) bir gemi yaparak, kendisine iman edenlerle ve her sınıf canlı mahluktan birer çift alarak su üzerine çıkıyor ve zâlimler suya gark oluyor, Peygambere itimad ile tâbi olanlar da tufandan kurtuluyor. Bu hâdisenin vukuu Kur'anda sâbittir.)
TUFANZEDE : Ottoman Turkish
f. Tufan görmüş. Tufana uğramış
TUFAVE : Ottoman Turkish
Güneş dairesi. * Ay ağılı, hâle. * Kabile
TUFEYLÂNE : Ottoman Turkish
asalakça
TUFEYLÎ : Ottoman Turkish
(Davetsiz ziyafete giden Tufeyl adında birisinin ismindendir) Sahte. * Dalkavuk. Çanak yalayıcı. * Başkasının sırtından geçinen. Asalak. Parazit. Fazladan
TUFEYLÎ : Ottoman Turkish
asalak
TUFF : Ottoman Turkish
Tırnak arasında olan kir. * Parmakların üstünde olan kir
TUFFAH(A) : Ottoman Turkish
Elma
TUFU' : Ottoman Turkish
Ateşin sönmesi
TUFUH : Ottoman Turkish
Kap ağız ağıza dolma. * Yukarı kalkma. * Çabuk geçme
TUFUL : Ottoman Turkish
Güneşin batmağa yaklaşması. * (Tıfl. C.) Çocuklar
TUFULİYYET : Ottoman Turkish
(Tufulet) Çocukluk. Küçüklük. Yavru oluş. * Ter u tazelik
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani