Ottoman Turkish
TULLAB : Ottoman Turkish
(Talebe. C.) Talebeler
TULLAB-I NUR : Ottoman Turkish
Nur talebeleri, Kur'an şakirtleri
TULLEB : Ottoman Turkish
(Tâlib. C.) İstekliler, tâlibler, isteyenler
TULLÂB : Ottoman Turkish
talebeler
TULME : Ottoman Turkish
(C.: Tulum) Ekmek. * Havuz dibinde kalan su
TULU' : Ottoman Turkish
Doğma, doğuş. Birden zuhur etme. * Hücum etme. * Bir şeye vâkıf olup bilme
TULUAT : Ottoman Turkish
(Tulu'. C.) Hazırlıksız olarak birden kalbe gelen mânalar, ilhamlar. Doğuşlar
TULUK : Ottoman Turkish
(Tuluka) Açık yüzlü ve hâli iyi olmak. * Cömert olmak
TULUK : Ottoman Turkish
deriden yapılmış su kabı
TULUMBA : Ottoman Turkish
su basma aleti
TULYE : Ottoman Turkish
(C.: Tulâ) Boyun önü. * Göğüs önü
TULÛ : Ottoman Turkish
doğma, doğuş
TULÛÂT : Ottoman Turkish
doğuşlar, kalbe doğan mânâlar
TUMA'NİNE : Ottoman Turkish
İtminan. Emin olma, inanma, gönlü rahat olma
TUMAR : Ottoman Turkish
(C.: Tevâmir) Dürülüp yuvarlak yapılmış şey, tomar
TUME : Ottoman Turkish
Kadınlar topluluğu. Avretler cemaati
TUMEA' : Ottoman Turkish
(Tâmi'. C.) Tamahkârlar
TUMRUK : Ottoman Turkish
Yarasa kuşu
TUMRUS : Ottoman Turkish
Sıcak külde pişmiş ekmek
TUMTUMAN : Ottoman Turkish
Peltek
TUMTURAK : Ottoman Turkish
Söylenişi ahenkli ve parlak olan ibare. * Gösteriş, debdebe
TUMUH : Ottoman Turkish
Yüksekteki bir şeye göz dikme, yüksek bir şeye göz dikerek bakma
TUMUM : Ottoman Turkish
Su baskını. * Saçını kırkıp tıraş etmek
TUMUR : Ottoman Turkish
Aşağı sıçramak. * Doldurmak. * Seyahat edip gitmek. * Defnetmek, gömmek
TUMUS : Ottoman Turkish
Bir şeyin mahvolması
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani