Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
UNFÎ : Ottoman Turkish

(Unfiyye) Sert, şiddetli, kaba

UNK : Ottoman Turkish

Boyun, gerdanlık, gerdan

UNKUD : Ottoman Turkish

Salkım

UNSUL : Ottoman Turkish

Ada soğanı

UNSUR : Ottoman Turkish

Kimyevî maddeden her biri. Mürekkeb cisimlerde bulunan basit maddelerin her birisi. * Umumdan ayrılan kısım. * Tam olan şeyin her bir parçaları. * Madde, esas, kök. Element

UNSUR : Ottoman Turkish

parça, element, madde, kök

UNSURCULUK : Ottoman Turkish

milliyetçilik, ırkçılık

UNSURİYET : Ottoman Turkish

Irkçılık. Bir kavmi veya kendi soyunu daha şerefli sayarak diğer insanları hakir görmek. Menfî milliyetçilik.(Cây-ı dikkat bir hal: Türk milleti anâsır-ı İslâmiye içinde en kesretli olduğu halde, dünyanın her tarafında olan Türkler ise müslümandır. Sair unsurlar gibi müslim ve gayr-ı müslim olarak iki kısma inkısam etmemiştir. Nerede Türk taifesi varsa müslümandır. Müslümanlıktan çıkan ve müslüman olmayan Türkler Türklükten dahi çıkmışlardır
Macarlar gibi-. Halbuki küçük unsurlarda dahi, hem müslim ve hem de gayr-i müslim var. M.)

UNSURÎ : Ottoman Turkish

unsurla ilgili

UNSUT : Ottoman Turkish

Kıldan bükülme ip

UNSÛRİYET : Ottoman Turkish

unsurluk, ırkçılık

UNSÛRİYETPERVER : Ottoman Turkish

milliyetçi, ırkçı

UNUŞE : Ottoman Turkish

Refah, huzur, rahatlık. * Adâlet. Merhamet. * Şarap. * Beğenme

UNV : Ottoman Turkish

Alçaklık. * Alçak gönüllülük, tevâzu etmek

UNVE : Ottoman Turkish

Zor, kuvvet gösterme

UNVETEN : Ottoman Turkish

Cebren, zorla, kuvvet göstererek

UNZUB : Ottoman Turkish

(C.: Anâzıb) Erkek çekirge

UNZUBA' : Ottoman Turkish

Çekirge olan yer

UNZUR : Ottoman Turkish

Bak, gör (Meâlinde emir)

UNZUR : Ottoman Turkish

nazar et, bak!

UNZUVAN : Ottoman Turkish

Herze ve hezeyan söyleyen kimse. * Bir ot

UNZUVANE : Ottoman Turkish

Dişi çekirge

UR : Ottoman Turkish

Tek gözlüler. * Silâhsız, mühimmatsız olanlar

URA : Ottoman Turkish

Çıplaklık

URA' : Ottoman Turkish

İlmek yapmak