Ottoman Turkish
URUC : Ottoman Turkish
Yukarı çıkmak. Yükselmek
URUC-U İSA : Ottoman Turkish
Hz. İsa'nın (A.S.) göğe çıkması
URUK : Ottoman Turkish
(Irk. C.) Irklar. * Kökler, damarlar
URUK-U BEŞER : Ottoman Turkish
İnsan ırkları
URUK-U İNSANİYETKÂRANE : Ottoman Turkish
f. İnsanlığa yakışır damar, kök veya huylar
URUM : Ottoman Turkish
(Urume) Alâmet, nişane. * Kök, dip. * Başın tepesi
URUSAT : Ottoman Turkish
(Urs ve Urus. C.) Düğün yemekleri
URUZ : Ottoman Turkish
Zâhir olmak, görünmek. * Gelme, ârız olma. * (Arz. C.) Bildirmeler, keyfiyetler
URUŞ : Ottoman Turkish
(Arş. C.) Gökler, arşlar. Tavanlar
URVA : Ottoman Turkish
Sıtma. Sıtmaya tutulma
URVE : Ottoman Turkish
(C.: Urâ) Düğme iliği. * Yazda ve kışta yaprağı dökülmeyen ağaç. * Daima bâki olan nesne. * Arslan. Kudretten kinaye olur. * Kulp. Yapışacak sap. Tutacak yer
URVE : Ottoman Turkish
tutulacak yer, kulp
URVET-ÜL VÜSKA : Ottoman Turkish
Sağlam kulp. Metin ve muhkem olan tutulacak şey. * İslâmiyet. * Kur'an-ı Kerim
URVETÜLVÜSKA : Ottoman Turkish
sağlam kulp, islâmiyet
URYAN : Ottoman Turkish
Çıplak
URYANİ : Ottoman Turkish
Çıplaklık. * Bir cins erik
URYE : Ottoman Turkish
Ari olmak. Çıplak olmak
URZ : Ottoman Turkish
Mania, engel. Açıktan hedef gibi bir şeye mâruz olup duran. * Hâcet, ihtiyaç. * Taraf, nâhiye, cânip. * Vasat, orta
URZA : Ottoman Turkish
Hedef
URÛC : Ottoman Turkish
yükselme, çıkma
URÛK : Ottoman Turkish
ırklar, kökler
URŞ : Ottoman Turkish
Boğazın iki tarafında olan iki uzun etin birisi
US : Ottoman Turkish
(C.: İsâs) Büyük kadeh
US'US : Ottoman Turkish
Kuyruk sokumu
USAFE : Ottoman Turkish
Buğday sapından düşen parça
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani