Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
UZUBET : Ottoman Turkish

Tatlılık, şirinlik

UZUBET-İ LİSÂN : Ottoman Turkish

Tatlı dillilik. Dil tatlılığı

UZUF : Ottoman Turkish

Nefsi kötülüklerden ve şüphelerden menedip uzaklaştırmak

UZUV : Ottoman Turkish

(Uzv) Bir canlının vücud yapısının kısımlarından herbiri. Azâ. Organ

UZUV : Ottoman Turkish

organ

UZV : Ottoman Turkish

uzuv, organ

UZVİYET : Ottoman Turkish

Uzuv oluş. Canlılık. Canlı uzva ait

UZVÎ : Ottoman Turkish

(Uzviye) Uzva ait. Canlı. Organik

UZZA : Ottoman Turkish

İslâmiyetten evvel câhiliyet devrinde büyük putlardan birisinin ismi

UZZAB : Ottoman Turkish

Zevc veya zevcesi olmayan. Bekâr

UÇBEYİ : Ottoman Turkish

Hudutlardaki sancakbeyleri hakkında kullanılan bir tâbir idi. Orta çağlarda Türk Devletinin uçbeyleri yarı müstakil idiler. Bağlı bulundukları devletler zayıfladıkça istiklâl dereceleri artar, neticede müstakil devlet olarak ortaya çıkanlar olurdu. Akkoyunlular, Karakoyunlular ve nihayet Osmanlılar bu şekilde müstakil bir devlet olarak meydana gelmişlerdir. (O.T.D.S.)

UŞABE : Ottoman Turkish

(C.: Eşâyib) Karışık olan. * Nesebi karışık kişi

UŞARA : Ottoman Turkish

Uzunluğu on zira' miktarı olan

UŞB : Ottoman Turkish

(C.: A'şeb) Taze ot

UŞERE : Ottoman Turkish

(C.: Uşur-Uşerat) Sütleğen cinsinden dikenli, yassı yapraklı ağaç

UŞEYYA : Ottoman Turkish

(Eşyâ. dan) Küçük şeyler, eşyacıklar

UŞİR : Ottoman Turkish

Taze çayır, taze ot

UŞVE : Ottoman Turkish

Gece vakti uzaktan görünen ateş

UŞŞ : Ottoman Turkish

Kuş yuvası

UŞŞAK : Ottoman Turkish

(Âşık. C.) Âşıklar

VA : Ottoman Turkish

"""Vah, yazık"" meâlinde olup hayf, hasret, esef gibi kelimelerle birlikte söylenir. (Buna Arabçada ""edât-ı nüdbe"" denir.)Türkçede bunun yerine; vâh, vây, eyvâh edatları kullanılır. Bunlar bâzan şiddet ve te'yid için tekrar edilir."

VA ESEFA : Ottoman Turkish

Vah, esefler olsun! Eyvah, çok yazık!

VA HASRETA : Ottoman Turkish

Vah vah! Ne yazık ki! (Teessür bildirir.)

VA' : Ottoman Turkish

Çakal

VA'B : Ottoman Turkish

Ulaştırmak, vardırmak. * Toplamak, cem'etmek