Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
BETATRON : Ottoman Turkish

yun. Fiz: Elektronları hızlandıran elektromanyetik bir âlet

BETER : Ottoman Turkish

(Bed-ter'in muhaffefi) Daha kötü, daha fena

BETİ' : Ottoman Turkish

Eğlenici, eğlenen

BETİHA : Ottoman Turkish

(C.: Bitâh-Betâyih) Ufak taşlı büyük dere. * Kamışlık ve sazlık yer

BETİK : Ottoman Turkish

Kat'etmek, kesmek. * Yapışıp bir şeyi çekmek

BETİL : Ottoman Turkish

Hz. İsa'nın (A.S.) anası olan Hz. Meryem'in lâkabı. * Salkımları sarkmış ağaç. * Nehirlerdeki akıntılar. * Ağacın gövdesinden veya ana ağaçdan ayrılıp başka kök salan fidan

BETİLE : Ottoman Turkish

(C.: Betâil) Hurma fidanı

BETİN : Ottoman Turkish

Büyük karınlı. Şişman. * Irak, baid, uzak

BETK : Ottoman Turkish

Kesmek, kat'etmek. * Yapışıp bir şeyi çekmek

BETKİŞ : Ottoman Turkish

f. Atılacak okların içine konulup omuza asılan mahfaza. Ok mahfazası, okluk

BETL : Ottoman Turkish

Kesmek, kat'etmek

BETLE : Ottoman Turkish

Kesilmiş, maktû

BETONARME : Ottoman Turkish

Fr. İskeleti demir çubuklardan yapılmış olan beton

BETR : Ottoman Turkish

Kat', kesme. * Hatalı, eksik bırakma

BETRA : Ottoman Turkish

(Müz: Ebter) Çocuğu olmayan. Kısır. * Kuyruğu kesik dişi hayvan

BETRE : Ottoman Turkish

Dişi eşek

BETT : Ottoman Turkish

(C.: Betût) Kesmek, kat'. * Kilim

BETTAT : Ottoman Turkish

Kilim satıcı. * Kesici

BETTE : Ottoman Turkish

Kat'i. * Kesilmiş, ayrılmış, maktu'. * Tiftikten şal

BETTER : Ottoman Turkish

f. (Bed-ter) Daha kötü. Çok fena

BETTÂR : Ottoman Turkish

Çok kesen, fazla keskin

BETV : Ottoman Turkish

Durmak, ikamet

BETYAB : Ottoman Turkish

f. Mihnet, keder, dert, gam, kaygı, elem

BETYAR(E) : Ottoman Turkish

f. şeytan, ifrit. * Düşman, adüvv. * Görülmesi istenilmeyen şey.BE'V
Fahirlenmek, büyüklenmek, kibirlenmek

BETÂLET : Ottoman Turkish

işsizlik, durgunluk