Ottoman Turkish
VEHHAC : Ottoman Turkish
Parıl parıl. Pek şa'şaalı. * Çok alevli
VEHHAM : Ottoman Turkish
Çok vehimli. Fazla şüphe eden
VEHHAM : Ottoman Turkish
vehimli, kuruntulu
VEHHAS : Ottoman Turkish
Arslan
VEHHÂB : Ottoman Turkish
çok ihsan eden, bağışlayan, Allah
VEHHÂBÎ : Ottoman Turkish
Vehhabilik anlayışından olan
VEHHÂBÎLİK : Ottoman Turkish
azı konularda aşırılıkları olan dinî bir anlayış
VEHHÂBÎYET : Ottoman Turkish
Allahın bol bol ihsan etmesi ve bağışlaması
VEHİC : Ottoman Turkish
Ateşin sıcaklığı
VEHİM : Ottoman Turkish
elirsiz korku, kuruntu
VEHİSE : Ottoman Turkish
Pişirilip kurutulduktan sonra dövülen çekirge
VEHL : Ottoman Turkish
(Vehel) Yanlış yapma. Yanlış anlama. * Unutma
VEHLE : Ottoman Turkish
İrkilme ve ürkme. * Dakika. An, lahza
VEHLETEN : Ottoman Turkish
Birdenbire. İlkin. Ansızın
VEHM : Ottoman Turkish
(Vehim) Mübhem ve mânasız korku. * Belirsiz fikir ve düşünce. * Cüz'i mânaların anlaşılmasına yarayan bir idrak kuvveti
VEHM : Ottoman Turkish
vehim, kuruntu
VEHM-NÂK : Ottoman Turkish
f. Vehimli, kuruntulu
VEHM-ÂLUD : Ottoman Turkish
f. Vehimli. Vehim dolu. Vehim karışık
VEHMİYYÂT : Ottoman Turkish
(Vehmiyye. C.) Vehimler, kuruntular
VEHMÎ : Ottoman Turkish
Olmadığı halde var zannederek. Düşünmeye, vehme dair, vehme ait
VEHMÎ : Ottoman Turkish
vehimle ilgili
VEHN : Ottoman Turkish
Gevşeklik, kuvvetsizlik. * Zayıf. * Gövdesi kalın ve kısa adam. * Gece yarısı. Gece yarısından bir saat sonraki zaman
VEHN : Ottoman Turkish
gevşeklik
VEHNANE : Ottoman Turkish
Zayıf kadın
VEHS : Ottoman Turkish
Bir işe girişip ısrar ile devamlı uğraşmak
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani