Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
VEŞİME : Ottoman Turkish

Şer, kötülük. * Düşmanlık

VEŞİZE : Ottoman Turkish

(C: Veşâyız) Kırık kemik parçası

VEŞK : Ottoman Turkish

Yaralamak. * Parçalamak

VEŞK (VİŞÂK) : Ottoman Turkish

Evmek, acele etmek, sür'at

VEŞKAN : Ottoman Turkish

Hızlı ve aceleci kimse

VEŞL : Ottoman Turkish

Az miktarda olan su

VEŞM : Ottoman Turkish

İğne ile kan çıkarmak suretiyle vücudda yapılan damga, işaret

VEŞME : Ottoman Turkish

Yağmur tanesi

VEŞT : Ottoman Turkish

f. Güzel

VEŞVAŞ : Ottoman Turkish

Hafif hal. Hafif adam

VEŞVEŞE : Ottoman Turkish

Hafiflik. * Kırış mırış olmak

VEŞY : Ottoman Turkish

Elbiseyi güzel nakışlamak, süslemek. * Nesil ve zürriyet. * Çoğalma. * Geceleyin devamlı tefekkür ve mütalâa etmek. * Bir çeşit elbise

VEŞZ : Ottoman Turkish

Kırmak. * Dar etmek, darlaştırmak

VEŞŞEMSİ SURESİ : Ottoman Turkish

Kur'an-ı Kerim'in
suresidir. Suret-üş Şems de denir. Mekke-i Mükerreme'de nazil olmuştur

VİATA : Ottoman Turkish

(C: Viât) Sarı gül

VİCA' : Ottoman Turkish

Hayvanı burma, iğdiş etme

VİCAH : Ottoman Turkish

(Vech. den) Yüz yüze gelmek. Yüzleşmek

VİCAHEN : Ottoman Turkish

Yüzüne karşı. Yüz yüze gelerek

VİCAHÎ : Ottoman Turkish

(Vicahiyye) Yüzyüze olan, karşılıklı olan

VİCAR : Ottoman Turkish

(C.: Vücur
Evcire) Sel suyunun oyduğu yer. * Arslan ve kurt gibi vahşi hayvanların yatağı. İn

VİCD : Ottoman Turkish

Zenginlik. Gına

VİCDAN : Ottoman Turkish

İnsanın içindeki iyiyi kötüden ayırabilen ve iyilik etmekten lezzet duyan ve kötülükten elem alan manevî his. * Kendinden geçme, dalma. * Bir şeyi bir halde görme, bulma. * Duyma, duygu. * İnanç. * Şuur. * Bâtın ile Hakkı tanımak. * Din.(Vicdanın anâsır-ı erbaası ve ruhun dört havassı olan irade, zihin, his, lâtife-i Rabbaniye, herbirinin bir gayât-ül gayâtı var: İradenin ibadetullâhdır. Zihnin ma'rifetullahdır. Hissin muhabbetullahdır. Lâtifenin müşâhedetullâhtır. Takva denilen ibadet-i kâmile dördünü tazammun eder. Şeriat şunları hem tenmiye, hem tehzib, hem bu gayât-ül gayâta sevkeder. H.)

VİCDAN HÜRRİYETİ : Ottoman Turkish

(Bak: Hürriyet-i vicdan)

VİCDAN-SUZ : Ottoman Turkish

f. Acı ve keder veren, kalb yakan, vicdânen çok ıztırab verici

VİCDANEN : Ottoman Turkish

Vicdanca, iyilik hissine göre