Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
VÂCİBÜLVÜCÛD : Ottoman Turkish

varlığı zaruri olan Allah

VÂCİD : Ottoman Turkish

zaruri varlık

VÂD : Ottoman Turkish

vaad, söz verme

VÂDE : Ottoman Turkish

elirli süre

VÂDÎ : Ottoman Turkish

iki dağ arası uzun çukur

VÂESEFA : Ottoman Turkish

esefler olsun, yazık!

VÂFİ : Ottoman Turkish

tam, yeter

VÂFİ VE KÂFİ : Ottoman Turkish

Bol bol yeter

VÂFİ(YE) : Ottoman Turkish

(Vefâ. dan) Tam, elverişli, kâfi, yeter. * Sözünün eri. * Va'dini mutlak yerine getiren Cenab-ı Hak

VÂFÎ : Ottoman Turkish

vefalı, kendini seveni unutmayan, ilgisini kesmeyen

VÂHA : Ottoman Turkish

çöl ortasında yeşillik

VÂHASRETÂ : Ottoman Turkish

ah özledim!

VÂHİB : Ottoman Turkish

(Vâhibe) Bağışlayan, veren, ihsan eden, hibe eden

VÂHİB : Ottoman Turkish

ağış yapan, veren

VÂHİB-ÜL ATÂYÂ : Ottoman Turkish

Hediyeler bağışlayan. Bağışlar ihsan eden. (Cenab-ı Hak (C.C.)

VÂHİB-ÜL HAYAT : Ottoman Turkish

Hayatı bağışlayan, hayat veren Allah (C.C.)

VÂHİD : Ottoman Turkish

Bir, tek, biricik. Eşi, benzeri, cüz'ü, parçası olmayan Allah (C.C.) Ferid

VÂHİD : Ottoman Turkish

yalnız, tek

VÂHİD-İ İ'TİBARÎ : Ottoman Turkish

Hakikatta olmayıp varlığı farazî olarak kabul edilen bir şey. Varlığına itibar edilen şey. (Ağırlık için kilo, uzunluk için metre bir vâhid-i itibarîdir.)

VÂHİD-İ KIYASÎ : Ottoman Turkish

"Bir şeyin miktarını ve sair hususiyetlerini ölçmek için kendi cinsinden değişmez olarak tayin edilen parça veya miktar. Meselâ: Uzunluğun ""vâhid-i kıyasîsi"" metredir. Hava tazyiklerinin ve sıcaklıklarınınki de derecedir."

VÂHİDEN : Ottoman Turkish

Vâhid olarak. Tek olarak

VÂHİDİKIYÂSÎ : Ottoman Turkish

" birim, ""metre"" gibi."

VÂHİDİYET : Ottoman Turkish

irlik, teklik

VÂHİDİYYET : Ottoman Turkish

Cenab-ı Hakk'ın (C.C.) umum eşyada birden birlik tecellisi.(Vâhidiyyet ise, bütün o mevcudat birinindir ve birine bakar ve birinin icadıdır, demektir. Ehadiyyet ise, herbir şeyde Hâlık-ı Küll-i Şey'in ekser esması tecelli ediyor demektir. Meselâ: Güneşin ziyası bütün zeminin yüzünü ihata ettiği haysiyetiyle vâhidiyet misalini gösterir. Ve herbir şeffaf cüzde ve su katrelerinde Güneş'in ziyası ve harareti ve ziyasındaki yedi rengi ve bir nevi gölgesi bulunması ehadiyyet misalini gösterir. Ve herbir şeyde, hususan zihayatta ve bilhassa herbir insanda o Sâni'in ekser esması tecelli ettiği cihetle ehadiyyeti gösterir. M.) (Bak: Ehadiyyet, Rahmaniyyet, Rabb-ül erbab)

VÂHÎ : Ottoman Turkish

mânâsız, saçma