Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
VIRAK : Ottoman Turkish

(Varak. C.) Yapraklar

VIRAT : Ottoman Turkish

(Verta. C.) Vartalar, uçurumlar, çukurlar. * Halli güç, içinden çıkılması zor olan işler

VISR : Ottoman Turkish

Hüccet, delil. * Kadı sicili. * Ahd, söz, yemin

VITA' : Ottoman Turkish

Razı olma, rıza gösterme, uygun görme

VITAE : Ottoman Turkish

Ayak basmak

YA : Ottoman Turkish

"""Hey, ey!"" mânasında nida olarak kullanılır. Arapçada başına geldiği kelimenin i'rabını ötre okutur. ""Yâ-Halimu, Yâ-Rahimu"" da olduğu gibi. Yâ, terkibli kelimelerin başına gelirse; baştaki kelimeyi ""üstün"" meftuh okutur. ""Yâ Rabbe-l Âlemîn"" de olduğu gibi.""Yâ"" üç şekilde kullanılır:
Müennes zamiri olur. Kübrâ $ Hüsnâ gibi.
Harf-i inkâr olur.
Harf-i tezkâr olur. Bu hâlde elifle olursa ""Harf-i nidâ"" dır. Bâzen te'kid için kullanılır: ""Yâ Allah, Yâ Rabbi"" denildiği gibi. Bazen teessüf, istimdad ve istigase ifade ettiği de olur. ""Yâ meded Allah, Yâ Allah!"" gibi. Yâ, terdif beyan eder. "" Ve yahut"" manasına: ""Ya gelir ya gelmez"" gibi. Taaccüb ve istigrab beyan eder: ""Ya öyle mi?"" de olduğu gibi. Tasdik bildirir: ""Evet, hay hay"" mânasını ifade eder. ""Gider yâ"" gibi."

YA EYYÜHEL HOTO : Ottoman Turkish

Ey vahşi, kaba dağ adamı!

YA LEYTE : Ottoman Turkish

Keşke, ne olurdu

YA'BUB : Ottoman Turkish

Hızla akan nehir. * Suyu çok olan ark. * Bulut. * Hızla giden at

YA'FUR : Ottoman Turkish

(C.: Yaâfir) Tüyleri toprak renginde olan ceylân. * Ceylân yavrusu. * Gecenin beşte veya altıda bir bölümü. * Peygamberimizin merkebinin adı

YA'KUB (A.S.) : Ottoman Turkish

Kur'an-ı Kerim'de adı geçen peygamberlerdendir. Yusuf Aleyhisselâm'ın babası ve İshak Aleyhisselâm'ın oğludur. Bir adı da İsrail olduğundan bu sülâleden gelenlere İsrail oğulları mânasına, Benî İsrail denilmektedir. Büyük oğlunun adı Yehud olduğundan sonradan bunlara Yahudi denilmiştir. (Bak: Yusuf A.S.)

YA'LUL : Ottoman Turkish

(C.: Yeâlil) Beyaz bulut. * Su üzerinde peydâ olan kabarcık. * Çift hörgüçlü deve

YA'MELE : Ottoman Turkish

İşe dayanıklı cins dişi deve

YA'MUR : Ottoman Turkish

(C.: Yeâmir) Bir nevi ağaç. * Oğlak. Kuzu

YA'Nİ : Ottoman Turkish

(Yâni) Bundan maksat, demek, demek isteniyor ki

YA'SUB : Ottoman Turkish

"Arı beyi. * Emir, bey, reis. * Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselâm'ın bir atının ismi. * Atın alnındaki beyazlık. * Bir nevi kuş.(Karıncayı emirsiz, arıyı ya'subsuz bırakmayan Kudret-i Ezeliye; elbette beşeri nebisiz bırakmaz. M.)"

YA'ZİD : Ottoman Turkish

Acı marul

YAB : Ottoman Turkish

"f. ""Yaften: Bulmak"" mastarından emir kökü olup, birleşik kelimeler yapılır. Meselâ: Şifayab $
Şifa bulan, iyileşen."

YABAN : Ottoman Turkish

f. Çöl, sahra

YABAN : Ottoman Turkish

çöl, sahra

YABANİ : Ottoman Turkish

Yabana mensub. Issız yerlerde yaşıyan. Yabancı, alışmamış

YABANÎ : Ottoman Turkish

alışmamış, yabansı

YABENDE : Ottoman Turkish

f. Bulan, bulucu. * Keşfeden, kâşif

YABİS : Ottoman Turkish

Kuru

YABNAK : Ottoman Turkish

f. Bulan, bulucu