Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
YAD-BUD : Ottoman Turkish

f. Armağan, yâdigâr

YADBÜD : Ottoman Turkish

f. Hâfıza kuvveti

YADDAR : Ottoman Turkish

f. Hatırda tutan, unutmayan

YADDAŞT : Ottoman Turkish

f. Hatırda tutulan şey. Hâtıra

YADE : Ottoman Turkish

f. Hâtıra

YADİGÂR : Ottoman Turkish

Hatıra. Bir kimseyi veya bir şeyi hatırlatan

YADKERD : Ottoman Turkish

f. Hazırlama

YAFE : Ottoman Turkish

f. Saçma ve mânasız söz

YAFES : Ottoman Turkish

Hz. Nuh'un (A.S.) üçüncü oğlu. Tufandan sonra Hazar Denizinin kuzeyinde yerleşmiştir

YAFTA : Ottoman Turkish

yakıştırma, damgalama

YAFTE : Ottoman Turkish

"f. ""Bulunmuş, bulmuş, bulunan"" mânalarına gelir ve birleşik kelimeler yapılır. Meselâ: Şeref-yafte $
f. Şeref bulmuş."

YAFUF : Ottoman Turkish

Turaç kuşunun yavrusu

YAFUH : Ottoman Turkish

Bıngıldak. Yeni doğan çocukların baş kemiklerinin arasındaki yumuşaklık

YAH : Ottoman Turkish

f. Buz

YAH-AVER : Ottoman Turkish

f. Buzlu şerbet, buzlu su

YAHAMİM : Ottoman Turkish

(Yahmum. C.) Kara dumanlar

YAHBESTE : Ottoman Turkish

Buz tutmuş, donmuş, buz bağlamış

YAHMUM : Ottoman Turkish

(C.: Yahâmîm) Kara duman. * Tütün. * Kara nesne

YAHMUR : Ottoman Turkish

Yaban eşeği

YAHNİ : Ottoman Turkish

f. Et yemeği, yahni. * Azık, zahire. * Pişmiş şey

YAHPARE : Ottoman Turkish

f. Buz parçası

YAHTE : Ottoman Turkish

f. Benzer, misil, eş, nazir. * Oda. * Küçük küp

YAHTEMİL : Ottoman Turkish

İhtimal

YAHU : Ottoman Turkish

ey falanca

YAHUD : Ottoman Turkish

f. İsterseniz, veyâ. İyisi