Ottoman Turkish
BEVVA : Ottoman Turkish
Hindistan cevizi
BEVVAB : Ottoman Turkish
Kapıcı. * Menedici
BEVVAB-I Mİ'DE : Ottoman Turkish
Mide kapısı
BEVVABAN : Ottoman Turkish
(Bevvâb. C.) Kapıcılar
BEVVABÎN : Ottoman Turkish
(Bevvâb. C.) Kapıcılar
BEVVAL : Ottoman Turkish
Çok bevl eden, aşırı derecede işeyen
BEVVAN : Ottoman Turkish
(C.: Büven-Ebvine) Çadır direği
BEVVEE : Ottoman Turkish
Hazırladı, yerleştirdi, sâhib kıldı (meâlinde fiil)
BEVVÂB : Ottoman Turkish
kapıcı, men edici
BEVVÂL-İ ÇEH-İ ZEMZEM : Ottoman Turkish
Zemzem kuyusuna işeyen. * Mc: Yalnız şöhret kazanmak ve adı anılmak için uygunsuz iş yapan
BEVZ : Ottoman Turkish
Devamlı oturuş. Daimi oturma. * Çillerin kaybolmasından sonra yüzün güzelleşmesi
BEVZ(EK) : Ottoman Turkish
f. Rutubetten dolayı yiyecek ve giyeceklerde meydana gelen yeşil renkte küf. * Ağacın, kök kısmına yakın olan yerleri. * Eşek arısı
BEVÂRİK-İ SÜYUF : Ottoman Turkish
Kılıçların parıltıları
BEVÇ : Ottoman Turkish
Azamet, büyüklük, heybet. Gösteriş, ihtişam. * Zinet, süs, debdebe
BEVŞ : Ottoman Turkish
f. Çalım, gösteriş, debdebe, ihtişam
BEY' : Ottoman Turkish
Satmak. * Fık: Bir malı diğer bir mal ile değiştirmek
BEY' : Ottoman Turkish
satma, satış
BEY' U ŞİRA : Ottoman Turkish
Alım-satım. Alış-veriş. (Bak: Bey')
BEY' U ŞİRÂ : Ottoman Turkish
Alım-satım. Alış-veriş
BEY'-İ BÂT : Ottoman Turkish
Kat'i satış
BEY'AT : Ottoman Turkish
(Bak: Biat)
BEY-GÂH : Ottoman Turkish
f. Pazar yeri, pazar
BEYA : Ottoman Turkish
f. Dolu, dolmuş. * Kapı, girilecek yer
BEYABAN : Ottoman Turkish
f. Çöl. Sahra. * İmar olunmamış arazi. * Kır
BEYAD : Ottoman Turkish
Mahvolma, yok olma, hiç olma
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani