Ottoman Turkish
YAHUDİ : Ottoman Turkish
lânetli bir ırk
YAHYA (A.S.) : Ottoman Turkish
Zekeriya'nın (A.S.) oğludur. Benî İsrail Peygamberlerinden ve İsa Aleyhisselâm'ın şeriatı ile amel edenlerden olmuştu. Hz. İsa'dan (A.S.) önce Tevrat'a göre hareket ederdi. Kudüs'ün o zamanki reisi, Hz. Yahya'nın, Hz. Musa şeriatı üzere amel etmediğini ileri sürdüklerinden şehid ettiler
YAHYAH : Ottoman Turkish
"""Beri gel"" demektir."
YAHÇE : Ottoman Turkish
f. Donmuş yağmur taneleri, dolu taneleri
YAİS : Ottoman Turkish
(Ye's. den) Ümitsiz, kederli, me'yus
YAKAZA : Ottoman Turkish
(Bak: Yakza)
YAKAZA : Ottoman Turkish
uyanıklık
YAKAZAN : Ottoman Turkish
Uyanık kimse. * Tozu yükselen toprak
YAKTİN : Ottoman Turkish
ir tür bitki
YAKTÎN : Ottoman Turkish
Kabak, kavun ve karpuz gibi dalları yerde yayılan bir nebat adı
YAKUT : Ottoman Turkish
Çeşitli renkleri olan kıymetli bir süs taşı
YAKUT : Ottoman Turkish
kıymetli bir süs taşı
YAKUT-U MÜZAB : Ottoman Turkish
Erimiş yakut. * Göz yaşı. * Kan. * Kırmızı şarap
YAKUT-U ZERD : Ottoman Turkish
Sarı yakut. * Güneş
YAKZA : Ottoman Turkish
Uyanıklık. Dikkatte olma
YAKZA : Ottoman Turkish
uyanıklık
YAKZAN : Ottoman Turkish
uyanık
YAKZATEN : Ottoman Turkish
Uyanık olarak. Şuurlu ve dikkatli surette
YAKZÂN : Ottoman Turkish
Uyanık
YAKÎN : Ottoman Turkish
"Şüphesiz, sağlam ve kat'i olarak bilmek.(Yakîn: Ma'rifet ve dirayetin ve emsalinin fevkinde olan ilmin sıfatıdır. İlm-i yakîn denir, ma'rifet-i yakîn denilmez. Ayn-el yakîn: (kelimenin merfu hali ayn-ul yakîndir.) Göz ile görür derecede veya görerek, müşahede ederek bilmek. Meselâ; uzakta bir duman görüyoruz. Orada ateşin varlığını ilmen biliyoruz, demektir. Bu bilme derecesine ilm-el yakîn deniyor. Ateşe yaklaşıp, gözümüzle görürsek, ona ayn-el yakîn bilmek deniyor. Daha da ilerliyerek bütün hislerimizle ateşin varlığını anladık ise; ateşin yakması ve sâir sıfatlarını da bildik ise, bu nevi'den olan ilmimizin derecesine de hakk-al yakîn deniyor. (Hakkalyakîn: Abdin sıfatları, Cenab-ı Hakk'ın sıfatlarında fâni olup, kendisi onunla ilmen ve şuhuden ve hâlen beka bulmaktadır. Ö. Nasuhi)"
YAKÎN : Ottoman Turkish
kesin biliş
YAKÎNEN : Ottoman Turkish
Hiç şübhesiz olarak, kat'i surette
YAKÎNEN : Ottoman Turkish
kesinlikle
YAKÎNİYYÂT : Ottoman Turkish
Yakînî bir surette bilinenler
YAKÎNÎ : Ottoman Turkish
Şüphe edilmeyecek ilmî halde, hiç şeksiz bilinmeğe dair
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani