Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
YOGA : Ottoman Turkish

Bâtıl Hind felsefe sistemi. Bunlar tam bir dalgınlık ve hareketsizlik ile ve çile çekmekle gayelerine ulaşacaklarını sanarlar

YOGİ : Ottoman Turkish

Hindistan'da çilecilere (yogalara) verilen isim

YOL-DAŞ : Ottoman Turkish

Yol arkadaşı

YOLDAŞ : Ottoman Turkish

yol arkadaşı

YORDAM : Ottoman Turkish

t. Edâ. * Alâyiş, tantana, debdebe. * Meleke, çalım, çeviklik, alışkanlık, yatkınlık. Çabukluk

YORUM : Ottoman Turkish

Uydurma bir kelimedir. (Bak: Tefsir)

YORUMLAMAK : Ottoman Turkish

(Bak: Tefsir etmek)

YUCE : Ottoman Turkish

f. Damla, katre

YUDA : Ottoman Turkish

Hz. İsa'nın (A.S.) havarilerindendir ve onu ihbar edip ihanet etmiştir. Yehuda veya Yuda Şem'un da denir. (Ol hangi acib sır ki, çıkar göklere İsa. Kimdir çekilen çarmıha, kimdir yine Yuda. E.L.)

YUG : Ottoman Turkish

f. Boyunduruk

YUH : Ottoman Turkish

"(Yuhâ) Güneşin isimlerindendir. * Türkçede, birisine karşı hakaret için söylenen kelimedir. Kalabalıkla haykırılan hakaret kelimesidir. Buna ""yuha çekmek"" denir."

YUHANNA : Ottoman Turkish

Hz. İsa'nın (A.S.) havarilerinden birisidir. İncillerden birisini yazmıştır. İbranicede Yahya mânasına gelir. Yuhannes, Ohannes, Con (Fr.: Jan) denir

YUNANÎ : Ottoman Turkish

Yunanlı

YUNUS (A.S.) : Ottoman Turkish

"Benî İsrail peygamberlerinden ve Kur'an-ı Kerim'de bahsi geçenlerdendir. Elyesa (A.S.) dan sonra Ninova şehrine gönderildi. Şehir ahalisi kendisine itaat etmediği için müteessir olarak bir gemiye binmiş ve oradan denize atılmış. Cenab-ı Haktan emir almadan şehri terk ettiğinden bu hâl başına gelmişti. Büyük bir balık onu yuttu. Hz. Yunus tam bir iltica ile Allah'a dua etti ve balık onu gece, bir sahil kenarına bırakıverdi. Sıhhat bularak tekrar Ninova şehrinde ahkâm-ı İlâhiyeyi tebliğe devam etti.(İşte Hz. Yunus Aleyhisselâm'ın birinci vaziyetinden yüz derece daha müdhiş bir vaziyetteyiz. Gecemiz istikbaldir. İstikbalimiz nazar-ı gafletle onun gecesinden yüz derece daha karanlık ve dehşetlidir. Denizimiz şu sergerdan küre-i zeminimizdir. Bu denizin her mevcinde binler cenaze bulunuyor. Onun denizinden bin derece daha korkuludur. Bizim heva-yı nefsimiz hutumuz (balığımız) dur. Hayat-ı ebediyemizi sıkıp mahvına çalışıyor. Bu hut, onun hutundan bin derece daha muzırdır. Çünkü onun hutu yüz senelik bir hayatı mahveder, bizim hutumuz ise yüz milyon seneler hayatın mahvına çalışıyor. Madem hakiki vaziyetimiz budur biz de Hazret-i Yunus'a (A.S.) iktidâen umum esbabdan yüzümüzü çevirip, doğrudan doğruya Müsebbib-ül Esbab olan Rabbimize iltica edip ""Lâ ilâhe illâ ente sübhaneke innî küntü minezzâlimîn"" demeliyiz. L.)"

YUNUS EMRE : Ottoman Turkish

"(Vefat Mi: 1320) Porsuk Nehri'nin Sakarya'ya döküldüğü yere yakın Sarıköy'de doğduğu söylenir. Tasavvufî halk edebiyatının veli şâiri olan Yunus Emre, yaşadığı devirde halk tabakasını irşad ve tenvir etmiştir. Bir çok memleketleri ve bu arada Konya, Şam ve Azerbeycan'ı dolaştı. Konya'da Mevlâna ile görüştü. Risalet-in Nasuhiye isminde Mesnevî tarzında bir eser yazdı. Şiirleri daha sonra ""Divan"" adlı bir kitapta toplandı.Mevcudattaki her zerrede Cenab-ı Hakk'ın varlık ve birliğini okutturan Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri, bir eserinde, sinek kanadının hârika san'atından, tevhide delil ve alâmet olduğundan bahsederken şöyle der:""- Bir sineğin kanadı, vücudu ne kadar hârika bir san'at-ı Rabbaniye olduğuna lâtifâne bir işaret olarak meşhur Yunus Emre'nin bu fıkrası ne güzel bildirir:Bir sineğin kanadın, kırk kağnıya yüklettim. Kırkı da çekemedi, şöyle kaldı yazılı..."""

YUNUS SURESİ : Ottoman Turkish

Kur'an-ı Kerim'in
suresidir. Mekkîdir

YUNUSVÂRÎ : Ottoman Turkish

Yunus alehisselâm gibi

YUSUF (A.S.) : Ottoman Turkish

"Hz. Yakub'un (A.S.) oniki oğlundan en küçüğü idi. Babası kendisini çok severdi. Gördüğü bir rüyayı babası tabir ederek peygamber olacağını ve bütün kardeşlerinin kendisine itaat edeceklerini söyledi. Kardeşleri kendisini kıskandıkları için bir hile ile izini kaybetmek istediler ve bir kuyuya attılar. Oradan Mısır'a giden kervancılar aldılar. Mısır'da köle diye sattılar. Sarayda Mısır Maliye Nâzırı'nın yanında hizmet ederdi. Güzelliği, temizliği dillere destan oldu. Mısır Azizi'nin karısı Zeliha'nın iftirasına uğrayarak bir müddet hapiste, zindanda kaldı. Orada peygamberlikle müşerref oldu. Mısır Meliki'nin gördüğü rüyayı en sahih olarak Hz. Yusuf (A.S.) tabir ederek bir müddet sonra hapisten çıktı. Rüyadaki tabir gibi yedi sene bolluk oldu. Ve ondan sonra da yedi sene kıtlık başlamıştı. Hz. Yusuf da Hazine Nâzırı tayin edildi. Her taraftan mahsul, yiyecek almağa gelirlerdi. Kenan illerinde hasta ve Yusufuna ağlamakla gözleri görmez olan Hz. Yakub'un evlâdları da mahsul almak için geldiler. Hz. Yusuf evvelâ onları tanımazdan geldi, sonra onlara iyilik etti ve babalarını da Mısır'a davet etti. Yusuf'un gömleğini gözüne sürmekle Hz. Yakub'un gözleri de açılmıştı. Yusuf (A.S.) Mısır'a aziz oldu, Zeliha ile evlendi. Kardeşleri, babası da Mısır'a davet edildi ve mes'udane bir hayata kavuştular. Kısas-ı Enbiya)(Hz. Yusuf (kendisi) Cenab-ı Hak'tan vefatını istedi ve vefat etti. O saadete mazhar oldu. Demek o dünyevî lezzetli saadetten daha cazibedar bir saadet ve ferahlı bir vaziyet, kabrin arkasında vardır ki, Hazret-i Yusuf Aleyhisselâm gibi hakikatbîn bir zat, o gayet lezzetli dünyevî vaziyet içinde, gayet acı olan mevti istedi, tâ öteki saadete mazhar olsun...İşte Kur'an-ı Hakîm'in şu belâgatına bak ki, Kıssa-i Yusuf'un hâtimesini ne suretle haber verdi. O haberde dinleyenlere elem ve teessüf değil, belki bir müjde ve bir sürur ilâve ediyor. Hem irşad ediyor ki; kabrin arkası için çalışınız, hakiki saadet ve lezzet ondadır... Hem Hz. Yusuf'un âlî sıddıkiyyetini gösteriyor ve diyor: Dünyanın en parlak ve en sürurlu hâleti dahi ona gaflet vermiyor, onu meftun etmiyor, yine âhireti istiyor. M.)"

YUSUF SURESİ : Ottoman Turkish

Kur'an-ı Kerim'in
suresidir. Mekkîdir

YUSÛFİYE : Ottoman Turkish

Yusuf aleyhisselâmın da hapis yatması ve mahpusların piri olması sebebiyle Bediüzzaman Hazretlerinin hapishaneye verdiği isim

YUZ : Ottoman Turkish

f. Kaplanı andırır yırtıcı bir hayvan, pars

YUZE : Ottoman Turkish

f. El açan, dilenci

YUŞA (A.S.) : Ottoman Turkish

Hz. Musa'dan (A.S.) sonra peygamber olmuş ve Benî İsrail'i çöllerden kurtarmıştı. Ondan sonra pek çok reisler Yahudilerin idaresinde bulundu, bazan da hâkimsiz kalarak esaret hayatı yaşadılar. Tâ bir müddet sonra İsmail (A.S.) hâkim oldu. Onbir sene Benî İsrail'i idare etti. Sonra içlerinden bir melik olmasını istediler. İsmail (A.S.) Tâlut'u intihab eyledi. Benî İsrail meliklerinin birincisi Tâlut oldu. Tâlut saltanata geçtikten sonra Hz. İsmail'in (A.S.) tedbiri üzere Benî İsrail'den bir ordu tertib etti ve Filistin üzerine yürüdü. Düşmanları Amelika ordusu karşı geldi. Reisleri Câlut meydana çıkıp er istedi. Tâlut tarafından Hz. Dâvut çıktı ve Câlut'u öldürdü. Bir müddet sonra devlete, Benî İsrail'e Hz. Dâvut (A.S.) hâkim oldu. Amelika ile sonradan bir muharebede Tâlut öldü. Dâvut (A.S.) nübüvvetle saltanatı cem' eyledi. Kudüs'ü pay-i taht eyledi. Kırk sene idareyi Musa'nın (A.S.) şeriatı üzerine Benî İsrail'i idare eyledi

: Ottoman Turkish

ey, hey!

YÂBİS : Ottoman Turkish

kuru