Ottoman Turkish
ZA'T : Ottoman Turkish
Boğmak. Boğazlamak
ZA'ZA' : Ottoman Turkish
Bir şeyi parça parça etmek. * şiddetle esen yel
ZA'ZAA : Ottoman Turkish
Doldurmak. * Ayırmak. * Rüzgâra savurmak
ZA'ZAA-İ ESNÂN : Ottoman Turkish
Dişlerin şiddetle birbirine vurması
ZA-İ MU'CEME : Ottoman Turkish
"""Rı"" harfinden ayırd etmek için ""ze"" harfine verilen bir isim."
ZAAF : Ottoman Turkish
(Bak: Za'f)
ZAAF : Ottoman Turkish
zayıflık
ZAAFİYET : Ottoman Turkish
zayıflık
ZAAL : Ottoman Turkish
Şâdlık, neşeli oluş, neşat
ZAAN (ZIÂN) : Ottoman Turkish
Deve üstüne mahfe bağladıkları ip
ZAAR : Ottoman Turkish
şiddetli korku
ZAARRE : Ottoman Turkish
Kişinin ahlâk ve huyunun kötü olması
ZAAZİ' : Ottoman Turkish
(Za'zaa. C.) Sarsmalar, ırgalamalar
ZAB : Ottoman Turkish
(Zevben
Zevebânen) Eriyen, erimiş, eridi
ZAB' : Ottoman Turkish
Sırtlan
ZABAB : Ottoman Turkish
Rutubetli duman. Sis
ZABAZIB : Ottoman Turkish
Devenin çok acıktığında karnının ötmesi
ZABB : Ottoman Turkish
Kertenkele, keler
ZABİL : Ottoman Turkish
Kısa boylu
ZABT : Ottoman Turkish
Zabt etmek. İdâresi altına almak. * Sıkıca tutmak. Kendine mal etmek. * Kavramak. * Kaydetmek. Hülâsasını yazmak. * Bağlamak
ZABT : Ottoman Turkish
alma, tutma, bağlama
ZABT U RABT : Ottoman Turkish
Disiplin, âsâyiş, düzen. * Hüsn-ü tedbir ve basiret ile muhâfaza
ZABT-NÂME : Ottoman Turkish
f. Hâdise veya vak'a yerinde alâkalı kimselerin hâdisenin oluş şeklini imzâ altında kaydettikleri kâğıt. Zabıt tutulan kâğıt
ZABTİYE : Ottoman Turkish
polis veya jandarma
ZABTURABT : Ottoman Turkish
tutma ve bağlama, disiplin
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani