Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
ZAFERYÂB : Ottoman Turkish

zafer kazanan

ZAFİR : Ottoman Turkish

Galib gelmiş olan

ZAFİRE : Ottoman Turkish

Yar, yoldaş. * Kavim. Kabile

ZAFR : Ottoman Turkish

(Bak: Zufr)

ZAFRE : Ottoman Turkish

Çukur yer

ZAG : Ottoman Turkish

(C.: Ziygan) f. Karga ve kuzgun. * Fitneci, gammaz

ZAG-BEÇE : Ottoman Turkish

f. Karga yavrusu. Yavru karga

ZAGAFE : Ottoman Turkish

(C.: Züguf) Nazik, yumuşak gömlek. * Geniş nesne

ZAGAİN : Ottoman Turkish

(Zagine. C.) Kinler, nefretler

ZAGAK : Ottoman Turkish

Kızılcık yemişinin çekirdeği

ZAGAN : Ottoman Turkish

f. Çaylak

ZAGAR : Ottoman Turkish

Av köpeği

ZAGİNE : Ottoman Turkish

(C.: Zagain) Kin, nefret

ZAGT : Ottoman Turkish

Bir şeyi bir yere zorla sokma, girdirme

ZAGZAG : Ottoman Turkish

Zayıf nesne

ZAGZAGA : Ottoman Turkish

Mânâsız söz. * Bir nesneyi gizlemek

ZAHA : Ottoman Turkish

Çirkin kokulu, pis kokulu

ZAHAİR : Ottoman Turkish

(Zahire. C.) Zahireler. Yiyecek, hububat gibi şeyler

ZAHAR : Ottoman Turkish

Arka ağrısı

ZAHARA : Ottoman Turkish

Ev eşyası

ZAHF : Ottoman Turkish

(C.: Zuhuf) Ayaklarını sürüyerek yürüme. Sürünerek yürüme. * (Çocuk) emekleme. * Askerin, düşmana karşı emekliyerek ilerlemesi

ZAHH : Ottoman Turkish

Hışım ve gadap etmek, öfkelenmek, kızmak. * Kovmak, def'etmek

ZAHİB : Ottoman Turkish

(Zehâb. dan) Giden, gidici. * Bir zanna kapılan. Bir fikre uyan

ZAHİD(E) : Ottoman Turkish

(Zühd. den) Tas: Borç olan ibadetlerden, aslî vazifelerden başka dünya süs ve makamlarından feragat eden kimse. Sofi. Müttaki. Zühd ve perhizkârlıkla muttasıf

ZAHİDÂNE : Ottoman Turkish

f. Zahide yakışır surette. Ehl-i takva gibi