Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
BEYDER : Ottoman Turkish

f. Ekin harmanı. * Doğru lügat

BEYDER : Ottoman Turkish

harman

BEYDERÎ : Ottoman Turkish

Harmancı

BEYDÛDET : Ottoman Turkish

Mahviyet, hiçlik, yok olma

BEYGAR(E) : Ottoman Turkish

f. Tekdir, azarlama, çıkışma. Sövme

BEYHAKÎ : Ottoman Turkish

"(Hi:
458) Büyük hadis ve fıkıh âlimlerinden olup asıl adı Ebubekir Ahmed bin Hüseyn'dir. İmam-ı Şâfii mezhebinde sözü sened yerine geçen büyük bir hadis âlimidir. Kendisi gibi daha birçok faziletli âlimler yetiştiren Beyhak bölgesinin Hüsrevcurd köyündendir. ""Kitab-ün Nusus-uş-Şafiî"" ile ""Kitab-üs-Sünen Vel'âsar"" ve ""Essünen-ül-Kebir"" ve bir de ""Delâil-ün-Nübüvve""gibi eserleri vardır. (K.S.)"

BEYHAN : Ottoman Turkish

Sır saklamıyan, aklında ve kalbinde olanları söyleyen kimse. Boşboğaz

BEYHOŞ : Ottoman Turkish

f. (Bihûş) Şaşkın. Akılsız. Deli. Serseri

BEYHUŞT : Ottoman Turkish

f. Kökünden çıkarılmış, dibinden koparılmış olan şey

BEYHÛC : Ottoman Turkish

Höyük. (Tarlada ve bostanda dikerler.)

BEYHÛDE : Ottoman Turkish

f. Boşuna. Boş yere. Faydasız

BEYHÛDE : Ottoman Turkish

oşuna, faydasız

BEYİN : Ottoman Turkish

t. Kafatasının en büyük kısmını kaplayan, kalınca ve dayanıklı üç zarla örtülmüş olan bir sinir merkezidir. Yumuşak ve beyazımsı bir kitle olan beyin, duygu ve bilgi merkezidir. Ak ve boz maddeden yapılmıştır ve iki yarım küre olarak yaratılmıştır. Yarım kürelerden birinde bir arıza sebebiyle bu merkezin vazifesini yapamaması hâlinde diğer yarım küre o vazifeyi yapmağa devam etmek ve ârızayı telâfi etmek özelliğinde yaratılmıştır. Meselâ: Bir yarım küredeki görme merkezi bozulsa insan kör olmaz. Diğer yarım küredeki merkez, bu vazifeyi devam ettirir

BEYİNCİK : Ottoman Turkish

Art kafa çukurunda beyin kökünün üst arka kısmında bulunan merkezi sinir sisteminin bir organıdır. Mühim bir görevi, hareketlerimizin âhenk içinde olmasını sağlamaktır

BEYİT : Ottoman Turkish

(Bak: Beyt)

BEYKARA : Ottoman Turkish

Kişinin başını sallayarak sür'atle gitmesi

BEYKEM : Ottoman Turkish

f. Oda, salon, sofa. * Kasr, köşk

BEYKUR : Ottoman Turkish

Sığır

BEYLEK : Ottoman Turkish

f. Ferman, emir. Hüccet, vesika

BEYLEM : Ottoman Turkish

Rende. * Kazma.* Açılmamış pamuk kozası

BEYLERBEYİ : Ottoman Turkish

Tar: Sancak beylerinin başı. Osmanlı eyalet umumi valisi

BEYN : Ottoman Turkish

Arası, arasında, aralık. İki şeyin arası. İkisinin ortası. Firkat. Ayrılık. * Burnu ve ayakları uzun karga

BEYN : Ottoman Turkish

ara, arasında

BEYN-EL AHALİ : Ottoman Turkish

Halk arasında, ahali arasında

BEYN-EL AKRÂN : Ottoman Turkish

Akranlar arasında